24 Aralık 2024 Salı

AYTİM Şirketler Grubu -Çiftçiden Mağazaya-Organik Pamuk Başarısı-Yılmaz Parlar

 



 AYTİM Şirketler Grubu -Çiftçiden Mağazaya-Organik Pamuk Başarısı

AYTİM Şirketler Grubu, Organik Pamuk konusunda Türkiye’yi  Dünya Lideri yapmak için Hedefe Kilitlendi.

Yönetim Kurulu Başkanlığını "Pamuk Kraliçesi" unvanıyla tanınan Sevda Aydın’ın üstlendiği AYTİM Şirketler Grubu, 23 Aralık 2024 Pazartesi günü kendi yerleşkesinde çalıştay şeklinde toplantı düzenledi. Her aşama sektörün üreticileri temsilcileri katıldılar.

"Çiftçiden Mağazaya" sloganıyla sorunlar derinlenmesine incelendi. İyileştirme Çözüm yolları konuşuldu.



Ayhan Yıldırım Oğuzhan Demir Vizyon misyon konusunu, Burçak Arbil, Rıza Şahbaz, Yunus Emre Güler, Ergül Gün Bahar, 2024 Yılı Organik Pamuk Tarımı Değerlendirmesini,

Burçak Arbil, Rıza Şahbaz Üretim Süreçleri konusunu, Halil Agah Teknik Konular, İzlenebilirlik, Su ve Karbon Ayak İzi konusunu,

Rengin Akyüz, Kalite Belirleme ve Teknik Değerlendirmesini,  AYTİM Şirketler Grubu Yönetim Kurul Başkanı Sevda Aydın, Proje ve Sürecin Mali Analizi konuları işledi.

Zirve sunumlardan çözüm- cevap bulan sorunlardan özetler;

Organik Pamuk Üretimi Süreci ve 2023 Değerlendirmesi

Bölgenin Ekolojik ve İklim Şartları

İklim, toprak ve bölgenin ekolojik koşulları, organik pamuk tarımında büyük bir önem taşıyor.

Üretimde, pamuğun boya alma kabiliyeti, mukavemeti ve ipeksi dokusuyla öne çıkan çeşitler tercih edildi.

 2023 Yılı Üretim Süreci

Şubat Ayı: Eğitim alanlarında üretime başlandı.

Mayıs Ayı: İlk ekim gerçekleştirildi ve tarlada çeşitlilik sağlanarak, erken çiçeklenmeler başladı.

Ağustos Ayı: Çiçeklenme ve önlemler alınarak süreç optimize edildi.

Eylül Ayı: Kasko kuruluşları tarafından ilk numuneler alındı ve pamuk açımları gerçekleşti.

Kasım Ayı: Hasat tamamlanarak pamuğun gönderimi yapıldı.

Aralık Ayı: Ürünler analizden geçti, kontrol testleri tamamlandı ve organik üretim standartlarına uygunluğu onaylandı.

 Süreçte Karşılaşılan Zorluklar

Eleman Kaybı ve İş Gücü Eksikliği: Geçen yıla kıyasla daha az elemanla çalışıldı, bu durum bazı gecikmelere yol açtı.

Lojistik ve Depolama: Bölgeye yakın üretim alanlarının önemi vurgulandı. Lojistik maliyetlerin azaltılması için pamuk tarladan çıktıktan sonra hızlı işleme süreçleri gerektiği belirtildi.

Havalandırma İşlemleri: Geçen yıl havalandırma için bir buçuk ay bekleme süresi yaşandı; bu yıl süreç optimize edilerek daha kısa sürede tamamlandı.

Teknolojik Gelişmeler ve Öneriler

Barkodlama Sistemi: Tarladan gelen ürünlerin takibini kolaylaştırmak için balyalara veya traktörlere barkodlama sistemi önerildi.

Analiz ve Testler: Lazerle analiz gibi alternatif yöntemlerin kullanılması gerektiği vurgulandı.

 Erken Hasat ve Üretim Başarıları

Bu yıl erken ekim yapılması sayesinde hasat da erkene çekildi.

Ürünlerin organik sertifikasyon kriterlerine uygunluğu doğrulandı.

Üretim ve boya keskinliği süreçlerinde başarı elde edildi, dokuma ve konfeksiyon aşamalarına geçildi.

Gelecek Planları ve Öneriler

Menemen, Manisa, Akhisar ve Beyova gibi yeni bölgelerle iş birliği görüşmeleri yapılacak.

Lojistik süreçlerin iyileştirilmesi ve maliyetlerin düşürülmesi için yerel depo ve işleme alanlarının artırılması planlanıyor.

Barkodlama sisteminin yanı sıra, daha verimli analiz ve kalite kontrol süreçleri üzerinde çalışılacak.

2023 yılı, organik pamuk üretiminde önemli bir deneyim ve başarı yılı oldu. Erken ekim ve hasat süreçleri optimize edilerek, organik üretim hedeflerine ulaşılırken; lojistik, iş gücü ve kalite kontrol gibi alanlarda geleceğe yönelik iyileştirme fırsatları belirlendi.

Organik Pamuk Üretiminde Finansal Yönetim ve Ödeme Süreçleri

Organik pamuk üretimi, finansal verimlilik ve ödeme süreçlerinde profesyonellik gerektiriyor. Üretimde ciroların ve toplama maliyetlerinin detaylı bir analizi yapıldığında, gelirlerin %15-20 oranında artış gösterdiği gözlemleniyor. Örneğin, bin sekiz yüz lira üzerinden yapılan toplama işlemi, 300 dönümlük alanda yaklaşık 200 tonluk bir ürün verimi sağladı.

Üretim ve Teslim Süreçlerinde Düzenleme

Teslim sonrası işlemler için belirli bir süre (örneğin 15-25 gün) planlanmalı ve bu süre tüm taraflara net bir şekilde iletilmeli.

Profesyonel bir adım atılarak üçüncü şahıslar veya daha büyük ölçekli iş ortaklarıyla süreç optimize edilebilir.

Ödeme Sürecinin Şeffaflığı

Ödeme taleplerinin yanlış anlaşılmalara yol açmaması için açık iletişim sağlanmalı.

Amaç, üreticinin haklarını korurken, taraflar arasında güvene dayalı bir ilişki oluşturmak olmalı.

Öneriler ve İleriye Dönük Adımlar

Teslim tarihleriyle uyumlu olarak ödeme takvimi oluşturulmalı ve tüm taraflar bilgilendirilmeli.

Daha profesyonel bir işleyiş için süreçlerin dijitalleşmesi, barkodlama ve izlenebilirlik

Türkiye Organik Pamuk Tarımı: 2024 Yılı Değerlendirmesi

2024 yılı, Türkiye'nin organik pamuk tarımı açısından dikkat çekici gelişmelere sahne oldu. Çevre dostu üretim anlayışının yükselişi ve sürdürülebilir tekstil taleplerinin artması, organik pamuk üretiminin stratejik önemini bir kez daha gözler önüne serdi.

Üretimde İvme Kazanıldı

Türkiye, 2024 yılında organik pamuk üretiminde dünya sıralamasında güçlü bir konumda yer aldı. Ege, Güneydoğu Anadolu ve Çukurova bölgeleri, organik pamuk üretiminin ana merkezleri olmaya devam etti. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, toplam organik pamuk üretim alanı önceki yıla oranla %12 oranında artış göstererek yaklaşık 60 bin hektara ulaştı.

Bu artışta, çiftçilere sağlanan devlet destekleri, teşvik programları ve ihracat odaklı politikaların büyük payı bulunuyor. Organik pamuk üreticilerine verilen hektar başı destek miktarı, 2023 yılına kıyasla %15 artırıldı. Ayrıca, ihracat teşvikleri ve organik sertifikasyon süreçlerinin sadeleştirilmesi, üreticilerin uluslararası pazarlara daha kolay erişim sağlamasına olanak tanıdı.



Sürdürülebilirlik ve Çevresel Katkılar

Organik pamuk üretimi, sadece ekonomik değil, aynı zamanda çevresel açıdan da önemli kazanımlar sundu. Kimyasal gübre ve pestisit kullanımının yasak olduğu organik tarım yöntemleri, toprak sağlığını koruyarak biyolojik çeşitliliği destekledi. 2024 yılında organik pamuk tarımıyla birlikte yaklaşık 25 milyon litre su tasarrufu sağlandığı tahmin ediliyor.

Uluslararası Pazardaki Konum

Türkiye'nin organik pamuk üretimi, özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika pazarlarında büyük ilgi gördü. 2024 yılında organik pamuk ihracatının toplam değeri, 2023 yılına kıyasla %20 artarak yaklaşık 450 milyon dolara ulaştı. Türk pamuklu tekstil ürünleri, hem kalite hem de çevresel sürdürülebilirlik standartları açısından öne çıkarak uluslararası markalarla daha güçlü bağlar kurdu.

Zorluklar ve Çözüm Önerileri

Organik pamuk tarımı 2024 yılında önemli ilerlemeler kaydetmiş olsa da sektör bazı zorluklarla da karşı karşıya kaldı. Özellikle iklim değişikliği, kuraklık riski ve artan üretim maliyetleri, çiftçilerin gelirlerini baskılayan temel unsurlar arasında yer aldı. Uzmanlar, sürdürülebilir tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması ve yenilikçi sulama teknolojilerinin devreye alınması gerektiğini vurguluyor.

2024 yılı, Türkiye'nin organik pamuk tarımı için bir dönüm noktası oldu. Hem çevresel hem de ekonomik kazanımlarla büyüyen sektör, sürdürülebilir tarım ve tekstil üretimi için önemli bir model haline geldi. Önümüzdeki yıllarda, stratejik planlamalar ve yenilikçi uygulamalarla Türkiye'nin organik pamuk tarımındaki lider konumunu daha da güçlendirmesi bekleniyor.



 Organik Pamuk Üretim Süreçleri: Çevre Dostu ve Sürdürülebilir Bir Yaklaşım

Organik pamuk üretimi, çevreye duyarlı, sürdürülebilir ve etik bir tekstil üretim süreci olarak dikkat çekmektedir. Kimyasal gübre ve pestisit kullanımını reddeden bu yöntem, doğanın dengesini korurken yüksek kaliteli pamuk üretmeyi hedefler. İşte organik pamuk üretim süreçlerinin detayları:

Toprak Hazırlığı ve Dönüşüm Süreci

Organik pamuk tarımına geçişte ilk adım, toprağın organik üretime uygun hale getirilmesidir. Geleneksel tarımdan organik tarıma geçiş süresi genellikle 2-3 yıl sürer. Bu süreçte:

Kimyasal gübre ve pestisit kullanımı tamamen sonlandırılır.

Toprağın doğal verimliliğini artırmak için organik gübreler ve kompost kullanılır.

Erozyonu önlemek ve toprağın su tutma kapasitesini artırmak için ekim nöbeti (rotasyon) uygulanır.



Tohum Seçimi

Organik pamuk üretiminde genetiği değiştirilmiş (GDO) tohumların kullanımı yasaktır. Bunun yerine:

Doğal ve yerel çeşitlerden seçilmiş, kimyasal işlem görmemiş tohumlar tercih edilir.

Tohumların dayanıklılığı ve çevreye uyumu önemlidir.

 Ekolojik Zararlılarla Mücadele

Kimyasal pestisitler yerine doğal yöntemler kullanılır:

Zararlı böceklerle mücadele için doğal düşmanlar (örneğin uğur böcekleri) kullanılır.

Bitkisel ekstraktlar veya biyolojik pestisitler uygulanır.

Tuzaklar ve fiziksel bariyerler ile zararlılar kontrol altına alınır.



Sulama ve Su Yönetimi

Organik pamuk üretiminde suyun verimli kullanımı esastır:

Damlama sulama gibi teknolojilerle su tüketimi minimuma indirilir.

Yağmur suyu toplama sistemleri ve doğal su kaynakları tercih edilir.

Hasat Süreci

Pamuk hasadı, çevreye zarar vermeyen yöntemlerle gerçekleştirilir:

El ile veya çevre dostu mekanik hasat makineleri kullanılır.

Kimyasal defoliantlar (yaprak dökücü) kullanılmaz.

Sertifikasyon ve İzlenebilirlik

Organik pamuk üretimi, sıkı sertifikasyon süreçlerine tabidir. Ürünler, uluslararası standartlara uygun olarak sertifikalandırılır (örneğin GOTS - Global Organic Textile Standard). Bu süreç:

Üretimin her aşamasında izlenebilirlik sağlar.

Tüketicilere ürünlerin gerçekten organik olduğunu garanti eder.

 İşleme ve Üretim

Hasat edilen pamuk, çevre dostu yöntemlerle işlenir:

Kimyasal boyalar yerine doğal boyalar kullanılır.

Enerji verimliliği yüksek fabrikalarda işleme yapılır.

Organik Pamuk Üretiminin Avantajları

Çevre Koruma: Toprak, su ve havayı kirleten kimyasal maddeler kullanılmadığı için ekosistem korunur.

Sağlık ve Güvenlik: Zararlı kimyasalların kullanılmaması, çiftçiler ve tüketiciler için daha güvenli bir üretim ve tüketim süreci sunar.

Sosyal Etki: Organik pamuk üretimi, çiftçilerin yaşam standartlarını iyileştiren adil ticaret uygulamalarını destekler.

Organik pamuk üretimi, tekstil sektöründe sürdürülebilir bir gelecek yaratmanın temel taşlarından biridir. Çevreye ve insan sağlığına duyarlı bu üretim modeli, hem çiftçilere hem de tüketicilere uzun vadeli faydalar sunmaktadır.



Organik Pamukta Teknik Konular, İzlenebilirlik, Su ve Karbon Ayak İzi

Organik pamuk tarımı, çevresel sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluğu bir araya getiren yenilikçi bir tarım uygulamasıdır. Bu süreçte öne çıkan teknik konularizlenebilirliksu tüketimi, ve karbon ayak izi gibi faktörler, hem üreticiler hem de tüketiciler için büyük önem taşır.

Teknik Konular

Organik pamuk üretimi, geleneksel tarıma kıyasla daha hassas ve planlı bir yaklaşım gerektirir.

Tohum ve Çeşit Seçimi

Genetiği değiştirilmemiş, yerel iklim ve toprak koşullarına uygun tohumların seçilmesi esastır.

Tohumlar, organik sertifikalı olmalı ve kimyasal işlem görmemiş olmalıdır.

Toprak Yönetimi

Toprak sağlığını korumak ve iyileştirmek için kompost, hayvansal gübre veya yeşil gübreleme gibi organik yöntemler kullanılır.

Ekim nöbeti ve ara bitkilerle toprağın besin döngüsü desteklenir.

Zararlı Yönetimi

Zararlı kontrolünde biyolojik yöntemler, doğal böcek ilacı kullanımı veya faydalı böcekler tercih edilir.

Monokültürden kaçınılır, böylece zararlıların yayılımı azaltılır.

Hasat Teknikleri

Hasat sırasında kimyasal yaprak dökücüler yerine doğal süreçlerin tamamlanması beklenir.

El ile hasat veya çevre dostu makineler kullanılır.

İzlenebilirlik

Organik pamuk üretiminde şeffaflık, tüketicilere güven sağlamak açısından kritik bir öneme sahiptir.

Sertifikasyon Süreci

Üretim, işleme ve pazarlama aşamalarında uluslararası sertifikasyon standartları uygulanır. (GOTS, OCS gibi).

Bu sertifikalar, ürünün gerçekten organik olduğunu ve çevre dostu süreçlerle üretildiğini garanti eder.

Dijital İzlenebilirlik

Blokzinciri gibi dijital teknolojiler, pamuk üretiminin her aşamasını kaydederek tüketicilere tam izlenebilirlik sunar.

Çiftlikten son ürüne kadar olan süreç şeffaf bir şekilde izlenebilir hale gelir.

Etiketleme ve Tüketici Bilgilendirmesi

Ürün etiketlerinde üretim yeri, kullanılan sertifikalar ve çevresel etkiler hakkında bilgi yer alır.

Su Tüketimi

Pamuk, yüksek miktarda su gerektiren bir bitki olarak bilinir. Ancak organik pamuk tarımı, su tüketimini en aza indiren yöntemler kullanır.

Su Yönetimi Teknikleri

Damlama Sulama: Su kaybını azaltan en verimli sulama yöntemidir.

Yağmur Suyu Toplama: Doğal su kaynaklarının etkin şekilde kullanılması sağlanır.

Toprak Nem Yönetimi: Malçlama ve organik gübrelerle toprak nemi korunur.



Su Tasarrufu

Geleneksel pamuk tarımına kıyasla %91 daha az su kullanıldığı rapor edilmiştir.

Pestisit ve kimyasal gübre kullanılmadığı için su kaynaklarının kirlenmesi engellenir.

Karbon Ayak İzi

Organik pamuk üretimi, karbon emisyonlarını azaltarak çevresel etkileri en aza indirir.

Kimyasal Kullanımın Azaltılması

Sentetik gübre ve pestisit kullanılmadığı için bu kimyasalların üretiminden kaynaklanan karbon emisyonları elimine edilir.

Doğal Gübre ve Toprak Yönetimi

Organik tarım yöntemleri, karbonun toprakta tutulmasını sağlar ve karbon döngüsüne olumlu katkıda bulunur.

Yenilenebilir Enerji Kullanımı

Organik pamuk işleme tesislerinde yenilenebilir enerji kullanımı yaygınlaştırılarak enerji kaynaklı karbon emisyonları azaltılır.

Lojistik ve Taşıma

Yerel üretim teşvik edilerek uzun mesafeli taşımadan kaynaklanan karbon ayak izi düşürülür.

Organik pamuk tarımı, çevresel ve sosyal açıdan sürdürülebilir bir üretim modelidir. Teknik altyapı, izlenebilirlik, su tasarrufu ve düşük karbon ayak izi, organik pamuğun modern tekstil endüstrisindeki önemini artırmaktadır. Bu süreçler, yalnızca çevreyi korumakla kalmaz, aynı zamanda tüketicilere etik ve güvenilir bir seçenek sunar.



Organik Pamuk Üretiminde Finansal Yönetim ve Ödeme Süreçleri

Organik pamuk üretimi, finansal verimlilik ve ödeme süreçlerinde profesyonellik gerektiriyor. Üretimde ciroların ve toplama maliyetlerinin detaylı bir analizi yapıldığında, gelirlerin %15-20 oranında artış gösterdiği gözlemleniyor. Örneğin, bin sekiz yüz lira üzerinden yapılan toplama işlemi, 300 dönümlük alanda yaklaşık 200 tonluk bir ürün verimi sağladı.

Üretim ve Teslim Süreçlerinde Düzenleme

Teslim sonrası işlemler için belirli bir süre (örneğin 15-25 gün) planlanmalı ve bu süre tüm taraflara net bir şekilde iletilmeli.

Profesyonel bir adım atılarak üçüncü şahıslar veya daha büyük ölçekli iş ortaklarıyla süreç optimize edilebilir.

Ödeme Sürecinin Şeffaflığı

Ödeme taleplerinin yanlış anlaşılmalara yol açmaması için açık iletişim sağlanmalı.

Amaç, üreticinin haklarını korurken, taraflar arasında güvene dayalı bir ilişki oluşturmak olmalı.

Öneriler ve İleriye Dönük Adımlar

Teslim tarihleriyle uyumlu olarak ödeme takvimi oluşturulmalı ve tüm taraflar bilgilendirilmeli.

Daha profesyonel bir işleyiş için süreçlerin dijitalleşmesi, barkodlama ve izlenebilirlik sistemleri gibi yenilikçi çözümler değerlendirilmeli.

Kalite Belirleme ve Teknik Değerlendirme

Projenin Hedefleri:

Sürdürülebilir organik pamuk üretimiyle Türkiye’ye değer katmak.

Avrupa’nın Yeşil Mutabakat stratejilerine uygun hareket etmek.

Tarımda izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik sağlamak.

Sürdürülebilir pamuk standardı hazırlamak ve bu standardın uygulanmasını denetlemek.

Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Türkiye’ye Etkileri:

Avrupa'nın 2050'de karbon nötr olma hedefi doğrultusunda, yedi stratejinin uygulanması gerekiyor:

Biyoçeşitlilik, Tarladan sofraya sürdürülebilirlik, Sürdürülebilir sanayi, Çevre dostu ulaşım, Kirliliğin azaltılması, Sürdürülebilir tarım, Türkiye’nin Avrupa pazarındaki yerini koruyabilmesi için bu standartlara uygun üretim yapması gerekliği,

Pamuk Üretiminde Kalite ve İzlenebilirlik:

Pamuk üretiminde her işlemin tarih bazında kayıt altına alınması gerekliği,

Toprak ve bitki analizleri, çiçeklenme dönemi ölçümleri ve yaprak tüylülüğü gibi kriterlerin izlenmesi gerekliği

Pamuk kalitesini artırmak için genetik özelliklere dikkat edilmesi ve uygun tohum seçimi gerekliği,

Performans Göstergeleri:

Üretim sürecindeki nem oranı, iplik kalitesi ve elyaf uzunluğu gibi parametrelerin iyileştirilmesi gerekliği,

Mevcut durumun hedeflenen standartlara ulaşmadığı ve geliştirilmesi gereken alanlar üzerinde çalışılması gerekliği,

İleriye Yönelik Çalışmalar:

Projenin Türkiye için ekonomik ve çevresel açıdan önemli olduğu, ancak standartların artırılması gerekliği,

Organik Tarımda Yeni Sistem ve Avrupa Birliği Uyumu

2018 yılında organik tarımda hem işletmesel hem de çekişe dayalı yeni bir sisteme geçiş yapıldı. Bu sistem, Avrupa Birliği standartlarına uyum sağlamak amacıyla geliştirildi ve oldukça zorlu bir uygulama sürecine sahip. Avrupa Birliği, organik tarım süreçlerinde daha önce üreticilere bıraktığı bazı esneklikleri kaldırdı ve tüm kontrolleri sıkı bir şekilde kendi bünyesine bağladı.

Yeni Sistem Özellikleri ve Gereklilikler

Sertifikasyon Süreci:

Geçiş süreci iki yıl sürüyor ve bu süreçte toprak ve su temizleniyor. Üçüncü yıl itibarıyla organik üretime geçilebiliyor.

Üreticinin tüm faaliyetleri belgeleniyor ve her aşama sisteme kaydediliyor.

Denetim ve Belgelendirme:

Üretici, denetimden önce iç denetim yapmak ve alınan numuneleri analiz ederek sonuçları sisteme yüklemek zorunda.

Avrupa Birliği standartlarına uyumsuzluk durumunda üretim durdurulabiliyor.

Sözleşme ve Eğitim:

Üreticilerle organik tarım sözleşmeleri imzalanıyor.

Eğitim programlarıyla üreticiler, Avrupa Birliği ve Türkiye’nin organik tarım standartları hakkında bilgilendiriliyor.

Tohum ve Girdi Kontrolleri, Kullanılan tohumlar ve girdiler ilaçsız ve kaplamasız olmak zorunda., Her bir ürün ve kaynağı detaylı şekilde belgeleniyor.

Uyum Çalışmaları, Türkiye, Avrupa Birliği dışında Japonya ve Amerika gibi farklı standartlara sahip ülkelerle de ticaret yapabilmek için bu sistemlere uyum sağlamaya çalışıyor.

Yeni sistemin devreye girmesiyle Aydın ve Antalya gibi bölgelerde, uyum sağlayamayan bazı firmalar faaliyetlerini sonlandırdı. Bu durum, sistemin sıkı denetimlere dayalı olduğunu ve hatalara tolerans göstermediğini ortaya koydu.

Avrupa Birliği'nin belirlediği 848/2018 numaralı düzenleme, organik tarımda şeffaflığı artırmayı ve sürdürülebilirliği sağlamayı hedefliyor. Ancak bu süreç, maliyet ve iş gücü açısından üreticiler için ciddi bir yük oluşturuyor.

Türkiye’de organik tarım sektörünün geleceği için eğitim, denetim ve destek mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Organik Pamuk Üretim Süreçleri: Çevre Dostu ve Sürdürülebilir Bir Yaklaşım

Organik pamuk üretimi, çevreye duyarlı, sürdürülebilir ve etik bir tekstil üretim süreci olarak dikkat çekmektedir. Kimyasal gübre ve pestisit kullanımını reddeden bu yöntem, doğanın dengesini korurken yüksek kaliteli pamuk üretmeyi hedefler. İşte organik pamuk üretim süreçlerinin detayları:

Toprak Hazırlığı ve Dönüşüm Süreci

Organik pamuk tarımına geçişte ilk adım, toprağın organik üretime uygun hale getirilmesidir. Geleneksel tarımdan organik tarıma geçiş süresi genellikle 2-3 yıl sürer. Bu süreçte:

Kimyasal gübre ve pestisit kullanımı tamamen sonlandırılır. Toprağın doğal verimliliğini artırmak için organik gübreler ve kompost kullanılır. Erozyonu önlemek ve toprağın su tutma kapasitesini artırmak için ekim nöbeti (rotasyon) uygulanır.

Tohum Seçimi

Organik pamuk üretiminde genetiği değiştirilmiş (GDO) tohumların kullanımı yasaktır. Bunun yerine:, Doğal ve yerel çeşitlerden seçilmiş, kimyasal işlem görmemiş tohumlar tercih edilir. Tohumların dayanıklılığı ve çevreye uyumu önemlidir.

Ekolojik Zararlılarla Mücadele

Kimyasal pestisitler yerine doğal yöntemler kullanılır: Zararlı böceklerle mücadele için doğal düşmanlar (örneğin uğur böcekleri) kullanılır. Bitkisel ekstraktlar veya biyolojik pestisitler uygulanır. Tuzaklar ve fiziksel bariyerler ile zararlılar kontrol altına alınır.

Sulama ve Su Yönetimi

Organik pamuk üretiminde suyun verimli kullanımı esastır:, Damlama sulama gibi teknolojilerle su tüketimi minimuma indirilir. Yağmur suyu toplama sistemleri ve doğal su kaynakları tercih edilir.

Hasat Süreci, Pamuk hasadı, çevreye zarar vermeyen yöntemlerle gerçekleştirilir: El ile veya çevre dostu mekanik hasat makineleri kullanılır. Kimyasal defoliantlar (yaprak dökücü) kullanılmaz.

Sertifikasyon ve İzlenebilirlik

Organik pamuk üretimi, sıkı sertifikasyon süreçlerine tabidir. Ürünler, uluslararası standartlara uygun olarak sertifikalandırılır (örneğin GOTS - Global Organic Textile Standard). Bu süreç: Üretimin her aşamasında izlenebilirlik sağlar, Tüketicilere ürünlerin gerçekten organik olduğunu garanti eder.

İşleme ve Üretim

Hasat edilen pamuk, çevre dostu yöntemlerle işlenir: Kimyasal boyalar yerine doğal boyalar kullanılır. Enerji verimliliği yüksek fabrikalarda işleme yapılır.

Organik Pamuk Üretiminin Avantajları

Çevre Koruma: Toprak, su ve havayı kirleten kimyasal maddeler kullanılmadığı için ekosistem korunur.

Sağlık ve Güvenlik: Zararlı kimyasalların kullanılmaması, çiftçiler ve tüketiciler için daha güvenli bir üretim ve tüketim süreci sunar.

Sosyal Etki: Organik pamuk üretimi, çiftçilerin yaşam standartlarını iyileştiren adil ticaret uygulamalarını destekler.

Organik pamuk üretimi, tekstil sektöründe sürdürülebilir bir gelecek yaratmanın temel taşlarından biridir. Çevreye ve insan sağlığına duyarlı bu üretim modeli, hem çiftçilere hem de tüketicilere uzun vadeli faydalar sunmaktadır.

Organik Pamuk Projesi ve Sürecin Mali Analizi

Organik pamuk tarımı, çevresel faydaları kadar ekonomik boyutlarıyla da dikkat çeken bir tarım modeli olarak öne çıkmaktadır. Ancak bu süreç, geleneksel pamuk üretimine göre farklı maliyet kalemlerini ve kazanç potansiyellerini beraberinde getirir. İşte organik pamuk projelerinin mali analizine dair detaylar:

Başlangıç Maliyetleri

Organik pamuk üretimine geçiş, ilk yıllarda çeşitli başlangıç maliyetleri gerektirir:

Toprak Dönüşüm Maliyetleri

Kimyasal kalıntıların temizlenmesi ve toprağın organik üretime uygun hale getirilmesi için 2-3 yıllık bir geçiş dönemi maliyeti vardır. Organik gübre ve kompost gibi doğal girdilerin sağlanması gerekir.

Tohum Maliyeti

Organik sertifikalı tohumlar, genetiği değiştirilmiş tohumlara kıyasla daha pahalı olabilir.

Ancak bu maliyet, uzun vadede daha yüksek ürün kalitesiyle dengelenir.

Ekipman Yatırımları, Kimyasal pestisit ve gübre kullanımına uygun makineler yerine, organik tarıma uygun ekipmanların satın alınması gerekebilir.

 İşletme Maliyetleri

İşçilik, Organik tarım süreçleri genellikle daha fazla manuel iş gücü gerektirir. Örneğin:, El ile zararlı ot temizliği., Manuel hasat işlemleri., İşçilik maliyetleri geleneksel tarıma kıyasla %20-30 daha fazla olabilir.

Doğal Girdiler, Organik gübre, biyolojik pestisitler ve kompost gibi girdilerin maliyetleri, kimyasal muadillerine göre daha yüksek olabilir.

Sertifikasyon Ücretleri, Organik sertifikasyon süreçleri (GOTS, OCS vb.) için düzenli denetim ve belge masrafları ödenir., Sertifika almak için yıllık ödemeler ve denetim ücretleri söz konusu olabilir.

Gelir ve Kazanç Analizi, Yüksek Satış Fiyatı,

Organik pamuk, geleneksel pamuğa kıyasla %20-40 daha yüksek birim fiyatla satılabilir. Uluslararası talebin artışı, organik pamuk üreticileri için cazip pazar fırsatları sunar.

Prim ve Teşvikler, Çeşitli devlet destekleri, organik üretimi teşvik etmektedir. Bu teşvikler arasında:, Düşük faizli krediler., Organik tarıma özel destek ödemeleri., Sertifikasyon ve analiz masraflarının karşılanması bulunur.

İhracat Avantajları, Organik pamuk, çevreye duyarlı üretim yapan global markalar tarafından tercih edilir. Bu durum, ihracat gelirlerini artırır.

 Uzun Vadeli Ekonomik Faydalar

Daha Az Girdi Maliyeti, Toprağın doğal dengesinin korunması, uzun vadede kimyasal gübre ve pestisit kullanımını tamamen ortadan kaldırır., Organik yöntemlerle yapılan tarım, toprağın verimliliğini zamanla artırarak ürün miktarını yükseltir.

Marka Değeri ve Pazar Payı, Organik sertifikalı ürünlerin artan popülaritesi, çiftçilerin ve üreticilerin daha güçlü bir marka imajı oluşturmasına olanak tanır. Çevreye duyarlı tüketicilerin tercihleri, üreticilerin pazar payını genişletir.

Risk Azatlımı, Kimyasal kullanımına bağlı sağlık ve çevresel zarar riskleri minimum seviyeye indiği için uzun vadede çevresel tazminat ve sağlık maliyetleri azalır.

Risk ve Zorluklar, Geçiş Dönemi Verim Kaybı

Organik tarıma geçiş sürecinde, kimyasal gübre ve pestisitlerin terk edilmesi nedeniyle verimde %20-30 düşüş olabilir. Ancak bu durum, toprak sağlığı iyileştikçe dengelenir.

Pazar Erişimi ve Lojistik

Organik pamuğun hedef pazarlara ulaştırılması için lojistik maliyetler yüksek olabilir. Yerel ve uluslararası pazarlarda rekabet avantajı sağlamak için etkili bir dağıtım ağı kurulması gerekir.

Organik pamuk üretimi, başlangıçta geleneksel üretime kıyasla daha yüksek maliyetli olsa da, uzun vadede çevresel faydaları ve ekonomik getirileriyle öne çıkmaktadır. Yüksek satış fiyatları, artan tüketici talebi ve devlet teşvikleri, organik pamuk tarımını hem sürdürülebilir hem de kârlı bir seçenek haline getirmektedir. Üreticilerin maliyetleri minimize etmek ve gelirlerini maksimize etmek için doğru planlama, teknolojik uygulamalar ve pazar erişimi stratejileri geliştirmesi kritik önemdedir.

yilmazparlarlar@yahoo.com

 

23 Aralık 2024 Pazartesi

Elim Sende Vizyoner Kadınlar Platformu Toplantısı-Yılmaz Parlar

 



 

2025’in Gökyüzü Rehberi ve Önemli Uyarılar

Başkanlığını Fazilet Patır’ın yaptığı Elim Sende Vizyoner Kadınlar Platformu Toplantısında Ünlü Astrolog 2025 Yılını Değerlendirdi 

Güç Ve İlhamla Yeni Yıla Merhaba

Elim Sende Vizyoner Kadınlar Platformu, kadınların üretim gücünü ve girişimcilik yeteneklerini geliştiren, onların toplumsal hayatta daha fazla yer edinmesini sağlayan benzersiz bir organizasyon olarak dikkat çekiyor.

Platform, bugüne kadar düzenlediği etkinliklerle yüzlerce kadının iş dünyasına atılmasını desteklemiş, girişimciliği sadece kadınların değil, toplumun ortak bir değeri haline getirmeyi başarmıştır.



Kadınları ve erkekleri ortak bir vizyonda buluşturarak, eşitlik ve dayanışma temelli bir toplum hedefi için örnek teşkil eden platform, bu kez 22 Aralık 2024 Pazar günü Nakkaştepe Bridge Restaurant'ta bir araya geldi.

Platform Başkanı Fazilet Patır açılış konuşması;

Kadın Girişimciliği ve Toplumsal Dayanışma Vurgusu
“Kadın girişimciler, bugün buraya hayatın zorlu koşullarından ilham alarak, özveriyle ürettikleri ürünlerini sergilemek için geldiler. Her bir ürün, onların bireysel hikayelerini ve başarılarını yansıtıyor. Platformumuzda yan yana olmak; sadece kadın veya erkek değil, bir arada üretmek ve paylaşmaktır. Bugün burada bunu bir kez daha görüyor olmaktan gurur duyuyorum.”



2024’e Teşekkür, 2025’e Merhaba
“2024’ü geride bırakırken yaşadığımız zorluklar kadar şükredecek şeylerimiz de var. Bugün bu boğaz manzarasında buluşabiliyorsak, birbirimize destek oluyorsak, bunu da şükretmeye değer görüyorum. Yeni yıl için umudu, sevgiyi ve üretkenliği içeren bir başlangıç yapmak çok kıymetli.”

Kadın-Erkek İş Birliği ve Eşitlik Mesajı
“Platformumuzda Anadolu ve Avrupa Yakası'ndan eşit sayıda etkinlik düzenliyoruz. Bu, bizim eşitlik anlayışımızın küçük bir yansıması. Ancak kadın ve erkek birlikteliğini desteklemek, toplumsal kalkınmanın en temel gerekliliğidir. Bu bilinçle 2025 yılına daha büyük hedeflerle giriyoruz.”

Yaşanmışlıkların Değeri ve Geleceğe Bakış
“Bugün, dünyadan göçüp gittiğimizde geride ne bırakacağımızı düşünmek zorundayız. Toprağa bir ağaç mı bırakıyoruz, yoksa o ağacın köklerini mi kurutuyoruz? Bu soruların cevaplarını aramak, birey olarak hem kendimize hem topluma karşı sorumluluğumuzdur. Platformumuz bu değerlerle büyümeye devam edecek.”



Konukların ve Dayanışmanın Önemi
Toplantıya Türk Dünya İş Kadınları Platformu Kurucu Başkanı Gülnur Anlar Kamaşak ve eşi Osman Kalaşak’ın katılımı, etkinliğe ayrı bir anlam kattı. Patır, “Bu tür birliktelikler, enerjimizi artıran, dayanışmayı pekiştiren buluşmalar. Bugün burada yan yana olmak, geleceğe dair umutlarımızı ve hedeflerimizi paylaşmak için çok kıymetli” ifadelerini kullandı.

Kadınların potansiyelini ortaya çıkaran Vizyoner Kadınlar Derneği, hayatına dokunan hikayeleriyle ilham kaynağı oluyor. Konuk konuşmacı Türk Dünya İş Kadınları Platformu Başkanı Gülnur Anlar Kamaşak Kadının Gücü, Toplumun Geleceğidir dedi



Gülnur Anlar Kamaşak “Kadınlar Birbirinin Taçlarını Düzeltir”

Türk Dünya İş Kadınları Platformu Başkanı Gülnur Anlar Kamaşak, kadınların birbirine destek olması gerektiğine vurgu yaparak, “Kadınlar arasında kıskançlık gibi olumsuz duygulara yer yok. Özgüvenli kadınlar birbirlerinin taçlarını düzeltir. Başkalarının başarısını desteklemek, kendi başarımıza da güç katar,” ifadelerini kullandı.

Ailenin Gücü, Toplumun Gücü
Konuşmasında aile kurumunun önemine değinen Kamaşak, “Güçlü aileler, güçlü toplumları, güçlü toplumlar da büyük devletleri oluşturur. Aile, çocukların sevgi ve merhametle yetiştiği, bireylerin birbirine destek olduğu bir ortamdır,” Kendi ailesinden örnekler veren Kamaşak, anneliğin hayatındaki en değerli rol olduğunu belirterek, “Hayatta en çok anne olmayı sevdim,” dedi.



“Kadın, Toplumun Temelidir”
Kamaşak, kadının toplumdaki rolünü şu sözlerle özetledi: “Kadın, çocukları yetiştiren, topluma güçlü bireyler kazandıran temel unsurdur. Güçlü kadınlar, güçlü devletlere giden yolu açar. Kadının değeri ve gücü, toplumun geleceğini şekillendirir.”

Türk Dünya İş Kadınları Platformu’nun Misyonu

Türk Dünya İş Kadınları Platformu’nun başkanı olarak, iş dünyasındaki kadınların bir araya gelmesi ve dayanışma içinde olması için çalıştığını belirten Kamaşak, “Biz dernek değiliz, platformuz. Amacımız üyelerimizin bireysel başarılarını ve sosyal projelerini desteklemek. Yönetim kadromuzdaki kadınların her biri, kendi alanında çok başarılı hanımefendilerden oluşuyor,”

Sosyal Sorumluluk Projeleri ve İlham Veren Liderlik
Eğitim ve sosyal sorumluluk projeleriyle topluma katkı sağlamayı amaçladığını dile getiren Kamaşak, “Kadınlar, toplum için çalışmalı ve örnek olmalı. Çocuklara sevgi, merhamet ve bilgiyi aşılayarak güçlü bireyler yetiştirebiliriz,” dedi.



Astrolog Dilek Kuş Temir, 2025’in Gökyüzü Rehberi ve Önemli Uyarılar

“Gökyüzü Temizleniyor” Şükürle Başlayan Bir Yıl

Astrolog Dilek Kuş Temir, 2025 yılı değerlendirmesinde “Gökyüzünü temizleyen yağmurlar, barajlarımızı dolduruyor; şükürler olsun,” diyerek yılın başlangıcını maneviyatla harmanladı. Kuzey Ay Düğümü’nün geçişine vurgu yapan Temir, “Bu geçiş, ruhsallığı ve maneviyatı ön plana çıkarıyor. Hiçbir şey tesadüf değildir,” ifadeleriyle yeni dönemin derinliklerine ışık tuttu.

Mars Retrosu, Öfkeyi Kontrol Edin

Yeni yılın agresif enerjilerle başlayacağını belirten Temir, 25 Şubat’a kadar sürecek Mars retrosunun bireysel ve global anlamda krizlere zemin hazırladığını vurguladı. “Kavgadan uzak durun; öfkeyle hareket eden kaybeder. İyilik, yardımlaşma ve gönül vermek kazandırır,” dedi. Kız çocukları, yaşlılar ve kimsesizlere yardım edenlerin bu süreçte ödüllendirileceğini de sözlerine ekledi.

Merkür Retrosu ve Estetik Uyarısı

Mars retrosunun ardından başlayacak Merkür retrosuyla ilgili özellikle kadınlara uyarıda bulunan Temir, “25 Şubat’tan 10 Nisan’a kadar estetik girişimlerden uzak durun,” dedi. Aynı dönemde ekonomik hareketlilik öngören Temir, “Para piyasalarında dalgalanmalara karşı pozisyon alın, düşünerek hareket edin,” tavsiyesinde bulundu.

Cesaret ve Girişimcilik Yılı

Haziran ayında Neptün’ün Koç burcuna geçişiyle birlikte cesaret ve girişimciliğin ön planda olacağını ifade eden Temir, “Adil davranarak iş için koşanların yolları açık olacak,” dedi. Ancak global anlamda ekonomik krizin varlığına dikkat çeken astrolog, “Eylül sonrası nefes almaya başlayacağız. Yine de birlikte güzel işlere imza atarak bu süreci daha verimli geçirebiliriz,” ifadeleriyle umut dolu bir mesaj verdi.

Sağlık ve Maneviyat Dönemi

Sağlık sektöründeki düzenlemelere ve sağlık çalışanlarına yönelik yeni gündemlerin oluşacağını belirten Temir, “Hastaneler ve sağlık kurumlarında karmaşalar olsa da dil bilinciyle hareket edildiğinde olumlu sonuçlara ulaşacağız. Maneviyatımıza önem verelim, hızlı adımlardan kaçınalım,” dedi.

2025, Olumlu Düşünce Kazandırır

Dilek Kuş Temir, konuşmasını “2025, hem maddi hem de manevi anlamda dört dörtlük bir yıl olsun. Kalbinizi iyilikle doldurun, huzur ve neşe sizinle olsun,” dilekleriyle sonlandırdı.

Astrolojiye ilgi duyanlar için 2025 rehberi, hem bireysel hem de global boyutta dikkat edilmesi gereken enerjilerle dolu görünüyor.



Yasemin Conker, Kişisel Gelişim ve Kolajen Harmanıyla Yeni Bir Bakış Açısı

Hayata Yeniden Başlamak

Yazar ve aile danışmanı Yasemin Conker, hayatındaki olumsuzluklarla başa çıkarken fark ettiği bir gerçeği paylaştı: “Hayatta ne ararsanız onu yaşarsınız. İnsanlar yaşlandıkça çöküşe geçer sanıyordum, meğerse başka bir gerçeklik varmış.” Kendi kişisel yolculuğunu seminerler ve eğitimlerle dönüştüren Conker, bu süreçte keşfettiği yöntemleri topluma aktarmak için önemli bir misyon üstlendi.

Kişisel Gelişim ve Kolajenin Gücü

Conker, kişisel gelişim ile kolajenin birleştirilmesi gerektiğine inandığını belirterek, bu uyumun hem psikolojik hem de fiziksel sorunları çözebileceğini vurguladı. “Bu harmanı oluşturduk ve bir vakıf kurarak bu bilgiyi yaymak için çalışıyoruz,” diyen Conker, programlarla bireylerin zihinsel ve fiziksel dengelerine katkıda bulunmayı hedefliyor.

Dezavantajlı Gruplara Destek Çağrısı

Yasemin Conker, vakfının özellikle dezavantajlı kesimlere yönelik projeler geliştirdiğini ifade etti. Pandemi döneminde eğitmenler yetiştirdiğini belirten Conker, “Zihinlerini temizleyerek eğitim alan bu eğitmenler, şimdi başkalarına ışık tutuyor. Daha fazla projeyi hayata geçirmek için desteğinize ihtiyacımız var,” diyerek toplumsal dayanışma çağrısında bulundu.

“İyi ki Varsınız”

Konuşmasını dinleyenlere teşekkür eden Conker, “İyi ki geldiniz, iyi ki varsınız,” diyerek bireysel gelişim yolculuklarına katkıda bulunmanın mutluluğunu dile getirdi.

Yasemin Conker, hayatta yeni bir boyut keşfederek bireylerin zihinsel ve fiziksel sağlıklarına yönelik çözümler sunan bir lider olarak dikkat çekiyor. Vakfıyla daha fazla insana ulaşmayı hedefleyen Conker’in bu mesajı, toplumsal farkındalık yaratma yolunda önemli bir adım.



Acil İhtiyaç Projesi Vakfı, 35 Yıldır Yarım Milyon Hayata Dokunuyor

Odak Noktası, Tek Ebeveynli Aileler

Acil İhtiyaç Projesi Vakfı (AİP) Genel Müdürü Ebru Gültekin, 35 yıldır Türkiye'de yarım milyondan fazla insanın hayatına dokunan vakfın misyonunu anlattı. Vakfın odağında, genellikle babaların terk ettiği tek ebeveynli aileler yer alıyor. Gültekin, “Anneler ve çocuklarını, gıda yardımlarından burs desteğine, hatta ev kiralarının ödenmesine kadar her alanda desteklemeye çalışıyoruz,” dedi.

360 Derece Destek Yaklaşımı

Vakfın insana dair her alanda var olmaya çalıştığını belirten Gültekin, desteklerin sadece büyük projelerle sınırlı kalmadığını vurguladı. “Bir çocuğun doğum günü pastasını almak, hayatında ilk kez vapura binmesini sağlamak ya da bir kız çocuğunu tiyatroya götürmek gibi mikro düzeyde de yardım ediyoruz,” diye ekledi.

Herkese Katkı Çağrısı

Gültekin, bireylerin kullanmadıkları kitaplarını, kıyafetlerini veya bilgi birikimlerini bağışlayarak bu çabalara destek olabileceklerini ifade etti. “Herkesin katkısıyla daha fazla hayatı değiştirebiliriz. Küçük dokunuşların bile büyük etkileri olduğunu unutmayalım,” diyerek toplumsal dayanışmaya davet etti.

Acil İhtiyaç Projesi Vakfı, toplumun en kırılgan kesimlerine uzattığı yardım eliyle sadece maddi değil, manevi anlamda da destek sağlıyor. Ebru Gültekin’in çağrısı, bireylerin küçük katkılarla büyük farklar yaratabileceğini bir kez daha hatırlatıyor.



Kız Çocuklarını Koruma Derneği, Eğitim ve Destekle Geleceğe Umut Oluyor

Derneğin Amacı ve Misyonu

Kız Çocuklarını Koruma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Evren Pekgönenç Tosun, derneğin 1983 yılında Bahçelievler’de başladığı yolculuğunu anlattı. Dernek, korunmaya muhtaç kız çocukları ve genç kızlara yönelik burs, sosyal destek ve mentorluk hizmetleri sunarak, onların eğitim yoluyla hayatlarını yeniden inşa etmelerine yardımcı oluyor. Tosun, “Amacımız, çocuklarımızı eğitime yönlendirerek, kolay yollara sapmalarını önlemek ve onları geleceğe hazırlamak,” dedi.

18 Yaş Sonrası Destek Çok Önemli

Koruma altındaki çocukların devletin sağladığı imkanlarla büyüdüğünü belirten Tosun, 18 yaşını doldurduktan sonra mesleksizlik nedeniyle büyük zorluklarla karşılaştıklarını vurguladı. Bu nedenle dernek, kurum içi özel eğitimler ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birlikleri aracılığıyla çocuklara mesleki ve kişisel gelişim desteği sağlıyor.

Gönüllü Katılım ve Sıfır Eşya Desteği

Tosun, gönüllülerin dernek çalışmalarına katılmasının önemine dikkat çekerek, “Gönüllülerimizle, çocuklarımızın ihtiyaç duyduğu anlarda, hastaneden kaymakamlığa kadar her türlü desteği organize ediyoruz,” dedi. Ayrıca, kullanılmış eşyaların kabul edilmediğini belirterek sıfır eşya bağışlarının teşvik edilmesi gerektiğini ifade etti.

İş İnsanlarından Destek Çağrısı

Toplantıya katılan iş insanlarından olumlu geri dönüşler aldıklarını belirten Tosun, dernekle iş birliği yapmaya başlayan Amerikan İş Adamları Derneği üyelerine teşekkür etti. “Birlikte daha büyük farklar yaratabiliriz. Çocuklarımızın hayatlarına dokunmak için hepinizin desteğini bekliyoruz,” diyerek çağrısını sonlandırdı.

Kız Çocuklarını Koruma Derneği, zor durumda kalan genç kızlara umut ışığı olmayı sürdürüyor. Eğitim ve sosyal destek odaklı bu çalışmalar, çocukların geleceğe güvenle bakmasını sağlıyor.



El İşçiliğiyle Hayat Bulan Yılbaşı Hediyeleri

Elim Sende Vizyoner Kadınlar Platformu, yılbaşı öncesinde girişimci kadınlar Evreka’dan Sena Öksüz&Şükran Öksüz, Julien Home’dan Nihal karaman&Seval Ergin el emeği ürünlerini sergileme fırsatı sunarak benzersiz bir etkinliğe Katkı sağladılar.

Seramik objelerden ev tekstili ürünlerine kadar geniş bir yelpazede sunulan bu özel tasarımlar, geleneksel el işçiliğini modern estetikle buluşturuyor. Her biri bir hikâye anlatan seramik eserler ve özenle işlenmiş ev tekstili ürünleri, yalnızca birer hediye değil, aynı zamanda emeğe duyulan saygının bir ifadesi olarak öne çıkıyor. Yılbaşı ruhuna anlam katan bu ürünler, kendine özgü tasarımlarıyla göz doldururken, yerel kültürün zarif bir yansımasını da sunuyor.



Kadın Girişimcilerden İlham Veren Başarı Hikâyeleri, Platform çatısı altında yer alan girişimci kadınlar, yaratıcılıkları ve girişimcilik ruhlarıyla ilham kaynağı oldular.

Seramik sanatını ustalıkla icra eden kadınların ellerinden çıkan her parça, sanatın ve emeğin büyüleyici bir birleşimi. Ev tekstili alanında faaliyet gösteren girişimci kadınlar ise sabırla dokudukları hikâyelerini, zarif desenler ve benzersiz işçilikle anlatıyor. Yalnızca hediyelik eşya alışverişi yapmak isteyenler için değil, aynı zamanda kadınların ekonomik güce ulaşma mücadelesine destek olmak isteyenler için de eşsiz bir fırsat



Vizyoner Kadınlar Platformu hakkında biraz söz edersek;

Yardımlaşmayı ve dayanışmayı en güzel şekilde örneklendirirken, kadınların toplumdaki yerini öğrenmek için durmaksızın çalışıyor. Tüm bu çabalar, toplumumuza değer katan, güçlü bir kadın hareketinin temel taşlarını oluşturuyor. Kadınların üretimden sosyal sorumluluk projelerine kadar her alanda daha güçlü yer almasını sağlayan Elim Sende Vizyoner 

Platform sadece yerel değil, ulusal düzeyde etkili projeler geliştirerek, kadınların sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan güçlenmelerine önemli katkılarda bulunuyor. Her bir faaliyetiyle, toplumda kadınların rolünü güçlendirmeye yönelik farkındalık yaratmayı başarıyor.

Geleceğe dair umut verici hedefleri ve toplumda yarattığı pozitif etki ile Vizyoner Kadınlar Platformu gerçekten de ilham verici bir misyonu üstlenmiş durumda.

Dayanışma ruhunu da ön plana çıkarıyor. Yüzlerce gönüllü ve üyesiyle, ihtiyaç sahiplerine el uzatmanın yanı sıra eğitim programları düzenleyerek kadınların bilinçlenmelerini sağlıyor.

Vizyoner Kadınlar Platformu, organizasyonları aracılığıyla invovatif projeler geliştirerek, kadın girişimcilerin desteklenmesine yardımcı oluyor ve onlara yeni fırsatlar sunuyor.Kadınlar Platformu, bu yılın son toplantısında yine anlamlı bir mesaj verdi. 2024’e teşekkür ederek, 2025’e umut ve heyecanla başlayan bu topluluk, geleceğin daha eşitlikçi ve üretken bir toplum için öncü olmaya devam ediyor.

yilmazparlar@yahoo.com


17 Aralık 2024 Salı

Zafer Partisi'nden Tarihi Ekonomi Programı-Yılmaz Parlar

 



  Zafer Partisi'nden Tarihi Ekonomi Programı

Küreselleşme ve Zafer Ekonomisi Tanıtıldı

Zafer Partisi Ekonomi ve Kalkınma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bartu Soral öncülüğünde hazırlanan “Küreselleşme ve Zafer Ekonomisi” programı, 17 Aralık 2024 Salı günü Barcelo İstanbul Hotel’de düzenlenen görkemli bir toplantı ile tanıtıldı. Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizinden çıkış yolu olarak sunulan bu program, somut adımları ve planlı kalkınma vizyonuyla dikkat çekti.



Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı ile Başlayan Tarihi Toplantı

Fenomen bir yaklaşımla toplantı, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm şehitlerimiz için saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı. Bu anlamlı başlangıç, katılımcılardan büyük takdir topladı.

Sunuculuğu Elvan Ersoy’un üssetlendiği toplantıda Ersoy, şu ifadeleri kullandı: “Hazırlanan ekonomik program, ülkemizin geleceğine ışık tutacak somut adımlar içermektedir. Şimdi, Türkiye’yi hak ettiği ekonomik gücüne kavuşturacak vizyonu ve kararlılığıyla Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Ümit Özdağ'ı alkışlarınızla kürsüye davet ediyorum.”



Prof. Dr. Ümit Özdağ, “Milli Ekonomi ile Krizden Çıkışı Sağlayacağız”

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, toplantıda yaptığı etkili konuşmasında şunları belirtti;

"Dünya, 1970’lerin sonunda küreselleşme sürecine girdi. Ancak 2008 finansal krizinden sonra milli devletlerin ve pazarların önemli bir rol oynamaya başladığını gördük. Korona krizinde bu süreç daha da hızlandı ve milli devletler ekonomide kaybettikleri yetkileri geri kazandılar”.



Prof. Dr. Ümit Özdağ, küreselleşmenin beklenmedik etkilerini de değerlendirdi ve şunları ekledi;

"Neoliberal politikalar, Türkiye’yi ve dünyadaki birçok ülkeyi çıkmaza sürükledi. Bugün hala hem iktidar hem muhalefet partilerinin ekonomi programları bu çerçeveye dayanmaktadır. Zafer Partisi olarak bizler, bu çıkmazdan çıkış yolu sunuyoruz. Sayın Bartu Soral ve ekonomi heyetimizin hazırladığı bu program, Türkiye’nin 21. yüzyılın başarılı ekonomilerinden biri olması için gerekli parametreleri ortaya koyuyor.”

Prof. Dr. Özdağ, Zafer Partisi’nin gelecekte ekonominin yanı sıra sığınmacı sorununa, uyuşturucu ve yasa dışı bahisle mücadele programlarına ve sağlık sistemine yönelik stratejilerini de ardı ardına açıklayacaklarını vurguladı.



Bartu Soral, “Planlı Kalkınma ile Ekonomik Bağımsızlığın Yolunu Çizeceğiz”

Ekonomi ve Kalkınma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bartu Soral, 45 dakikalık detaylı sunumunda Zafer Ekonomisi’nin özüne dair önemli bilgiler paylaştı. Soral, Türkiye’nin mevcut ekonomik çıkmazdan çıkıp kalkınma yoluna girmesi için önerilen politikaları şu başlıklar altında anlattı:

Küreselleşmenin Değerlendirilmesi: Diğer ülkelerin küreselleşme sürecinde izledikleri başarılı stratejilerin analiz edilmesi.

Milli Ekonomi Vizyonu, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını sağlayacak planlı kalkınma adımları.

Sanayi ve Tarımda Yerli Üretim, İthalata dayalı ekonomik modelin yerine, yerli üretime dayalı, sürdürülebilir bir sanayi ve tarım modeli.

Adil Gelir Dağılımı, Toplumsal refahı artıracak ekonomik politikalar.

Zafer Ekonomisi, Türkiye’nin Aydınlık Geleceği



Bartu Soral, Küreselleşmenin 40 Yılı ve Türkiye’nin Ekonomik Yolu

Bartu Soral, son 40 yılda küreselleşme ile dünyaya hakim olan sektörleri, uygulanan politikaların başarı ve başarısızlıklarını ele aldı. Küresel ekonomide petrol, doğalgaz gibi geleneksel sektörlerin yerini bilgi teknolojileri, yazılım altyapısı, yarı iletkenler ve kimya endüstrisi aldı. Sektörler, dünya çapında 15 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklüğe ulaşırken, teknoloji devlerinin piyasa değerleri rekor seviyelere yükseldi.

Özellikle ARGE yatırımları bu başarının anahtarı oldu. Teknoloji şirketleri yıllık gelirlerinin %20-23'ünü ARGE'ye ayırarak yenilikçi büyümeyi sürdürdü. Türkiye’de ise 2023 yılı toplam ARGE harcaması, küresel devlerin tek bir şirketinin harcamasının dahi altında kaldı.



Bartu Soral, yüksek teknoloji ihracatında dünya sıralamasında Türkiye’nin geride kaldığını vurguladı. İlk sırada Çin yer alırken, Almanya ve ABD takip etti. Türkiye, toplam ihracatında yüksek teknoloji ürünlerinin payını %2’de tutarak 35. sırada yer aldı. Son 23 yılda Türkiye’nin 1,8 trilyon dolarlık dış ticaret açığı verdiğini belirten Soral, bunun ülkenin dış borçlanma ihtiyacını artırdığına dikkat çekti.

Soral, küresel ekonomik dönüşümün sunduğu fırsatları değerlendirmek için Türkiye’nin bilgi teknolojileri ve yüksek teknoloji alanında stratejik hamleler yapması gerektiğini belirtti. Bu hamlelerin, sürdürülebilir büyüme ve dış ticaret dengesini sağlamak adına kritik olduğunu vurguladı.



Enerji Bağımlılığı ve Küresel Teknoloji Rekabetinde Türkiye’nin Yeri

Bartu Soral, Türkiye'nin enerji bağımlılığı ve küresel rekabetteki konumunu ele alarak, ülkenin kalkınma hedefleri için stratejik hamleler yapması gerektiğini vurguladı.

Soral, Türkiye'nin petrol, doğal gaz ve ithal kömüre dayalı enerji politikalarının sürdürülemez olduğunu belirtti. Güneş ve rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklara dikkat çekerek, Türkiye'nin ucuz ve yerli enerji üretimi ile sanayileşmeyi başarmak zorunda olduğunun altını çizdi.



Öne Çıkan Veriler;

Güneş Enerjisi, Dünyada yıllık büyüme oranı %42'ye ulaştı. Kurulu güç açısından Çin açık ara liderken, Türkiye'nin güneş enerjisinden elektrik üretimi sadece 13.000 MW ile geride kalmış durumda.

Rüzgar Enerjisi, Pek çok ülke yenilenebilir enerjiyi sanayinin temel enerji kaynağı haline getirirken, Türkiye bu alanda da atılım yapmakta geç kalıyor.

Kritik Noktalar;

Yüksek Teknoloji Üretimi, Dünyanın en büyük sektörleri olan yarı iletkenler, mikroçipler ve bilgi teknolojilerinde küresel hakimiyet için nadir toprak elementleri kritik öneme sahip. Çin, bu alanda dünya üretiminin büyük kısmını elinde bulunduruyor.



Kimya Sanayi ve Petrokimya, Türkiye yılda 30 milyar dolar harcayarak petrokimya ürünlerini ithal ediyor. Soral, Türkiye'nin ağır sanayi kapsamında entegre bir petrokimya tesisi kurarak bu bağımlılığı azaltması gerektiğini belirtti.

Sanayi Gelişimi, Çin'in çelik üretimindeki payı 1967'de %2.8 iken, 2023'te %54'e yükseldi. Buna karşılık Batı ülkelerinin payı %17'ye geriledi. Türkiye'nin çelik ve ağır sanayide atılım yapması, kalkınma için elzem.

Bartu Soral, Türkiye’nin ekonomik ve sanayi gelişimine dair önemli tespitlerde bulundu:



Enerji Krizi ve Üretim Maliyetleri
Ukrayna savaşı nedeniyle ABD’den pahalı sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatı, Almanya dahil birçok ülkede üretim maliyetlerini artırdı. Bu durum Türkiye gibi ülkeler için üretim rekabetini zorlaştırıyor. Soral, Türkiye’nin ağır sanayide ilerlemesi için kamu-özel sektör ortaklığına ihtiyaç duyduğunu vurguladı.

Teknolojik Kalkınmanın Önemi
Soral, Türkiye’nin sanayi ve teknolojide geri kalmaması için planlı bir kalkınma modeline geçilmesi gerektiğini ifade etti. Atatürk’ün 1930-38 arasında 44 fabrika kurarak ekonomik bağımsızlığı sağladığını hatırlatan Soral, bugün de benzer bir devlet müdahalesinin şart olduğunu söyledi. Almanya’nın tersane şirketini kamulaştırma kararı örnek gösterildi.



Eğitimdeki Geri Kalma ve Bilimsel Üretim Eksikliği

Dünya sıralamasında en iyi 100 üniversite arasında Türkiye’den hiçbir üniversitenin yer almadığını, bunun kalkınma için ciddi bir engel olduğunu belirtti.

Uluslararası öğrenci başarı sınavlarında Türkiye’nin matematik ve temel bilimlerde 36. sırada olduğunu vurguladı. İmam hatip okullarının yaygınlaşmasının bilimsel gelişimi desteklemediğini söyledi.

Son 20 yılda yüksek etkili bilimsel makale üretiminde Türkiye’nin geri sıralarda kaldığına dikkat çekti.



Küresel Rekabet ve Eğitim-Şirket Bağlantısı
Dünya’nın en güçlü 500 şirketinin büyük çoğunluğunun ABD, Almanya ve Fransa gibi ülkelerden çıktığını ifade eden Soral, eğitimde ve teknolojide gelişmiş ülkelerin bu başarıyı sağladığını belirtti. Türkiye’den sadece 1 şirketin bu listede yer aldığına dikkat çekti.

Bartu Soral’ın Türkiye’nin Kalkınma Vizyonu Üzerine Açıklamaları

Bartu Soral, Türkiye’nin ekonomik kalkınması için planlı, üretim odaklı bir modele geçişin zorunlu olduğunu vurguladı. Küresel rekabette başarılı olmak için kamu ve özel sektörün iş birliğiyle büyük şirketler oluşturulması gerektiğini ifade etti. Soral, Türkiye’nin mevcut ekonomik politikasının sıcak para girişine dayalı olduğunu belirterek, bunun uzun vadede üretime katkı sağlamadığını dile getirdi.

Temel Noktalar;

Planlı Ekonomi ve DPT’nin Geri Dönüşü, Türkiye’nin kısa, orta ve uzun vadeli planlama geleneğine geri dönmesi gerektiğini söyleyen Soral, Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) yeniden kurulmasının önemini vurguladı. Planlamanın, sanayileşen ülkelerin başarı anahtarı olduğunu belirtti.

Marmara Bölgesi Ağırlığı, Türkiye’de sanayi ve ekonomik faaliyetlerin Marmara Bölgesi’ne yoğunlaştığını dile getiren Soral, bu bölgenin ülke ihracatının %64’ünü gerçekleştirdiğini ve kurumlar vergisinin %71’inin buradan ödendiğini ifade etti. Diğer bölgelerdeki dengesiz gelişime dikkat çekti.

Büyük Şirketler ve Rekabet, Küresel rekabete girebilmek için güçlü şirketlerin ve kamu-özel sektör ortaklıklarının zorunlu olduğunu belirtti. “Batı sermayesiyle rekabet ancak planlı ve dev yatırımlarla mümkündür,” dedi.

Beyin Göçü Tehlikesi, Soral, Türkiye’nin nitelikli gençlerini yurt dışına kaptırdığını, buna karşın niteliksiz göçmenlerin ülkeye doldurulduğunu söyleyerek bu durumun ekonomik ve güvenlik açısından tehdit oluşturduğunu vurguladı.

Bartu Soral, Türkiye’nin planlı ekonomiyle geleceğini yeniden inşa etmesi gerektiğini ve sanayi yatırımlarının ülke geneline yayılmasının elzem olduğunu sözlerine ekledi.

Bartu Soral Türkiye'nin bölgesel kalkınma modeline duyduğu ihtiyaç ve tarım ile sanayinin ülke geneline yayılması gerektiği üzerineydi.

 “Türkiye’nin Bölgesel Kalkınmaya İhtiyacı Var”

Ekonomist Bartu Soral, Türkiye’nin mevcut tarım ve sanayi yapısında dengesizlik olduğuna dikkat çekerek, bölgesel kalkınmanın kaçınılmaz olduğunu belirtti. Karadeniz ve Doğu Anadolu gibi geniş alanların üretime yeterince katkı sağlamadığını ifade eden Soral, şu verileri paylaştı:

Karadeniz bölgesinde 3 milyon 250 bin hektarlık tarım alanı olmasına rağmen tarım üretimine katkı yalnızca %5.

Doğu Anadolu’nun yüzölçümü Türkiye’nin önemli bir kısmını oluşturmasına rağmen, ödenen kurumlar vergisi %1'in altında ve ihracata katkısı %1,65 seviyesinde.

Bu tabloyu “Türkiye’nin üretim ve sanayide tek bir bölgeye, İstanbul ve Marmara Bölgesi’ne sıkışmış olması” olarak tanımlayan Soral, ülke genelinde tarım üretim merkezleri ve bölgesel sanayi yapılanmalarının oluşturulmasını önerdi.



Tarım Alanında Öneriler,

Verimlilik Haritaları, Türkiye’nin hangi bölgede hangi tarım ürününün daha verimli yetiştirileceğini belirleyecek haritaların hazırlanması.

Tarım Merkezleri, Sosyal konutlar, eğitim kurumları, tarım meslek liseleri ve sağlık hizmetlerinin bulunduğu, gençleri kırsalda tutacak tarım merkezlerinin inşası.

Sözleşmeli Tarım, Gençlere ektikleri ürünün alım garantisinin verilmesiyle sürdürülebilir tarım planlaması.

Sanayi Alanında Öneriler:
Soral, Marmara Bölgesi’ne sıkışan sanayinin, Türkiye’nin diğer bölgelerine yayılmasının şart olduğunu söyledi ve bu doğrultuda 4 bölge, 4 deniz odaklı bir sanayi yapılanması modeli sundu.

Sanayi Bölgeleri, Limanlar etrafında organize edilen ve bölgenin avantajlarına göre planlanacak sanayi merkezleri.

Örneğin: Ankara, Kırıkkale, Karabük, Bartın gibi iller yeni sanayi yapılanmalarının merkezleri olacak.

Bartu Soral, genç nüfusun tarım ve sanayide istihdam edilmesi gerektiğini vurgulayarak, mevcut ekonomik dengesizliğin çözümünün bölgesel kalkınma ve tarım merkezlerinin inşası ile mümkün olacağını belirtti.

Bartu Soral'ın İstanbul ve Türkiye İçin Önemli Çözüm Önerileri

İstanbul'un Mevcut Durumu ve Çözüm Önerileri;
Bartu Soral, İstanbul’un karşı karşıya olduğu nüfus yoğunluğu ve deprem riskine dikkat çekerek şehri sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmanın aciliyetini vurguladı. İstanbul’da kilometrekare başına düşen nüfusun 3.013 kişi olduğuna dikkat çeken Soral, şehirdeki 3,5 milyon eski binanın deprem riski taşıdığını belirtti.

Soral, çözümün İstanbul’dan tersine göçü teşvik ederek nüfusu 5 yıl içinde 10 milyona düşürmek olduğunu ifade etti. Bunun için bölgesel kalkınma hedeflenmeli, İstanbul kültür, sanat ve turizm merkezi haline getirilmelidir. Şehrin tarihi ve kültürel eserlerinin restore edilip dünyaya tanıtılması gerektiğini söyleyen Soral, İstanbul’un uluslararası akademisyenler ve araştırmacılar için cazip bir merkeze dönüşebileceğini belirtti.

Eğitim Reformu ve Teknoloji Gelişimi,
Bartu Soral, eğitim sisteminde köklü reformlar yapılması gerektiğini belirtti. Eğitim önerileri:

Kamu eğitim sistemi ücretsiz ve kaliteli hale getirilmeli.

Okul öncesi eğitim 3 yaşında başlamalı, doğayla iç içe bir model benimsenmeli.

14 yaşında gençlerin meslek liseleri veya akademik yönlendirmeleri belirlenmeli.

Anadolu Liseleri yeniden yaygınlaştırılmalı.

Devlet üniversitelerinin kalitesi artırılmalı; verimsiz üniversiteler meslek yüksekokullarına dönüştürülmeli.

Türkiye'nin Teknolojik Geleceği:
Soral, Türkiye'nin küresel rekabette öne çıkabilmesi için dört stratejik alanda yoğunlaşması gerektiğini vurguladı:

Bilgi Teknolojileri ve Yapay Zeka,

Havacılık, Savunma ve Uzay Sanayisi,

Biyoteknoloji ve Tarım Teknolojileri,

Modern Mühendislik ve Üretim Teknolojileri.

Bu hedefler doğrultusunda Ankara’da Ulusal Teknoloji Gelişim Merkezi kurulacağını, bu merkezin araştırma üniversiteleri ile koordinasyon içinde çalışarak sanayi ve özel sektöre yeni teknolojik çözümler sunacağını açıkladı.

Bartu Soral, İstanbul ve Türkiye için bu projelerin hayata geçirilmesinin ülkeyi geleceğe taşıyacağını belirtti.

yilmazparlar@yahoo.com

13 Aralık 2024 Cuma

İstanbul Ticaret Odası Aralık 2024 Meclis Toplantısı'-Yılmaz Parlar

 



  İstanbul Ticaret Odası Aralık 2024 Meclis Toplantısı'nda Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç’ten Önemli Açıklamalar

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Aralık 2024 Meclis Toplantısı, 12 Aralık Salı günü gerçekleşti. Toplantıya, İTO Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç’in gündeme dair önemli konuşması damga vurdu. Konuşmasında, bölgesel ve küresel ekonomik gelişmelere, Türkiye'nin dış politikalarına ve iç ekonomik meselelerine dair değerlendirmelerde bulunan Avdagiç, aynı zamanda İstanbul'un ticari potansiyelinin altını çizdi.



Bölgesel Barış ve Suriye’yle Dayanışma Vurgusu
Şekib Avdagiç, Suriye ile ilgili olarak, Türkiye'nin bölgedeki barış sürecine olan desteğini yineledi. “Türkiye, ölü günlerinde olduğu gibi, iyi günlerinde de Suriye’nin yanında olmaya devam edecektir. Bölgenin masum halkının girişimlerinin devletlerine kavuşmasını diliyoruz” dedi. Suriye'nin zorlu koşullarına dikkat çeken Avdagiç, uluslararası toplumun bu konuda daha fazla sorumluluk alması gerektiğini belirtti.



Mevlana ve Mehmet Akif’i Yad Ettik
Konuşmasında, Türk kültür ve sanat dünyasının önemli isimlerinden Mevlana'nın 750. ölüm yıl dönümünü ve milli şair Mehmet Akif Ersoy’u rahmetle anan Avdagiç, her iki ismin de Türk milletinin ortak değerlerinin simgesi olduğunu vurguladı. Avdagiç, özellikle Mehmet Akif Ersoy’un özgürlük ve ideal toplum anlayışının, bugün hala Türkiye için önemli bir yol haritası sunduğunu ifade etti.



2024 Küresel Ekonomi Beklentileri ve Türkiye’nin Durumu
Avdagiç, küresel ekonomi ile ilgili 2024 yılına dair öngörülerde de bulundu. Küresel büyümenin yavaşlamaya devam edeceğini belirten Avdagiç, Türkiye’nin ihracatının bu yıl %50 oranında artış gösterdiğini açıkladı. Ancak, enflasyon ve işsizlik gibi sorunların Türkiye için hala önemli bir meydan okuma olduğunu vurguladı. “Enflasyonla mücadele, önümüzdeki yılın en önemli gündem maddelerinden biri olacak. Kamu maliyesinin bu konuda daha dikkatli olması gerektiğine inanıyoruz” dedi.



Asgari Ücret ve Çalışan Hakları Üzerine Değerlendirmeler
İstanbul Ticaret Odası Başkanı, asgari ücretin sadece bir gelir değil, aynı zamanda bir sosyal güvenlik aracı olduğunu belirtti. “Asgari ücret, işsizlik maaşı ve kıdem tazminatları ile birlikte belirlenmeli” diyen Avdagiç, asgari ücret artışlarının hem çalışanlar hem de işverenler için büyük bir öneme sahip olduğunu ifade etti. Ayrıca, kamu maliyesinin sürdürülebilirliğini sağlamak için harcama ve tasarruf dengesinin de dikkatle gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti.

İstanbul’un Ticari Potansiyeli ve Uluslararası İşbirlikleri
Avdagiç, İstanbul'un ticaret ve yatırım açısından dünya çapında önemli bir merkez olma yolunda hızla ilerlediğini belirtti. Şehri, sadece Türkiye için değil, tüm dünya için stratejik bir ekonomik ve kültürel merkez olarak tanımlayan Avdagiç, hükümet ve iş dünyası olarak İstanbul'un avantajlarını en iyi şekilde değerlendirmek için sürekli bir işbirliği içinde olduklarını vurguladı. Özellikle dış ticaretin artırılması ve İstanbul'un uluslararası ticaret alanındaki rolünün güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti.



Türkiye’nin Ekonomik Hedefleri ve 2025 Beklentileri
2025 yılı için Türkiye'nin ekonomik hedeflerine değinen Avdagiç, büyüme beklentisinin arttığını ancak işsizlik oranlarının hala yüksek olduğunu belirtti. Ayrıca, küresel enflasyonun etkilerinin Türkiye üzerinde uzun vadeli etkiler yaratabileceğini, bununla birlikte fiyat artışlarının önüne geçilmesi için yapısal reformların gerekliliğini ifade etti.

İstanbul Ticaret Odası'nın Çalışmaları ve Üyeleriyle İşbirliği
Son olarak, İstanbul Ticaret Odası’nın yaptığı çalışmalar ve üyeleriyle olan işbirlikleri hakkında da konuşan Şekib Avdagiç, İTO'nun İstanbul'un ticari ve ekonomik kalkınmasına katkı sağlamak adına büyük bir sorumluluk taşıdığını söyledi. "İstanbul'da ticaretin büyümesi, Türkiye'nin büyümesine büyük katkı sağlayacaktır" diyerek, tüm İTO üyelerinin katkılarıyla daha güçlü bir İstanbul ekonomisinin mümkün olacağını belirtti.



İstanbul Ticaret Odası Aralık 2024 Meclis Toplantısı'nda Dr. Erhan Erken'den Kritik Mesajlar, Suriye, Gıda Sektörü ve Sürdürülebilir Kalkınma Vurgusu

İTO Meclis Başkanı Dr. Erhan Erken, Aralık 2024 Meclis Toplantısı'nda yaptığı konuşmasında iç ve dış politikadaki önemli gelişmelere değindi. Türkiye'nin ekonomik geleceği ve çevresel sürdürülebilirlik konusunda kritik mesajlar verdi.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Meclis Başkanı Dr. Erhan Erken, İTO Meclis toplantısında, Türkiye'nin ve dünyanın önemli gündem maddelerine dair görüşlerini paylaştı. Konuşmasında hem uluslararası hem de yerel gelişmeleri değerlendirirken, özellikle sürdürülebilir kalkınma, tarım ve gıda sektöründeki geleceğe dönük stratejilere dikkat çekti.

Suriye'deki Durum ve Türkiye’nin Dış Politika Stratejileri

Gıda Sektöründe Sürdürülebilirlik ve Yeni Yaklaşımlar

Sürdürülebilir Kalkınma ve Gelecek Nesillerin İhtiyaçları

Tarım ve Hayvancılığın Türkiye Ekonomisindeki Yeri ve Gelişmesi

İstanbul’un Ekonomik Potansiyeli



Dr. Erhan Erken'in konuşmasında öne çıkan başlıca gündem maddeleri arasında Suriye'deki gelişmeler ve Türkiye'nin bu bölgedeki stratejik rolü vardı. Erken, Suriye'deki çatışmaların Türkiye'yi doğrudan etkileyen bir durum olduğunu belirterek, bu süreçte Türkiye'nin güvenlik ve dış politika stratejilerinin önemini vurguladı. Özellikle, İsrail'in Suriye'nin güney sınırındaki askeri hareketlilikleri ve Türkiye'nin bu alandaki güvenlik stratejilerini dikkatle takip ettiğini ifade etti.

Bunun yanı sıra, İstanbul’un ekonomisi ve gıda sektöründeki sürdürülebilirlik çalışmalarına da değinen Dr. Erken, gıda israfı ve çevresel kalkınma konularında kritik mesajlar verdi. "Sürdürülebilir kalkınma, sadece bugünün değil, geleceğin de ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlamalıdır" diyen Erken, bu bağlamda tarım ve hayvancılığın Türkiye’nin kalkınmasında çok önemli bir yer tuttuğunu vurguladı.

Erken, özellikle gıda sektöründeki dönüşüm ve çevre dostu uygulamaların ön planda tutulması gerektiğinin altını çizdi. "Gıda sistemlerinde bütünsel bir yaklaşım benimsemeliyiz. Bu, sadece üretim değil, aynı zamanda tüketim, geri dönüşüm ve israfla mücadeleyi de kapsayan bir süreç olmalıdır" ifadelerini kullandı.

İTO Meclis Başkanı, gıda sektörüyle ilgili önemli gelişmelere de değindi. Kasım ayında düzenlenen Türkiye Gıda Sanayi Zirvesi’ne katıldığını belirterek, bu zirvede yapılan konuşmaların ve atılan adımların, Türkiye’nin gıda sanayiindeki sürdürülebilir büyüme için önemli fırsatlar sunduğunu söyledi. Erken, gıda sanayi ihracatının 18,9 milyar dolara ulaştığını ve bu rakamın daha da artırılması gerektiğini ifade etti.

Sürdürülebilirlik ve Tarımın Geleceği
Konuşmasının ilerleyen kısmında sürdürülebilir kalkınmanın önemi üzerine odaklanan Dr. Erhan Erken, "Sürdürülebilir gelişme, bugünün ihtiyaçlarını karşılarken geleceğin gereksinimlerini yok etmemelidir" diyerek, tarım ve hayvancılığın çevresel sürdürülebilirlik açısından kritik öneme sahip olduğunu vurguladı. Gıda üretiminin, çevreyi tahrip etmeden yapılması gerektiğinin altını çizen Erken, "Gıda sistemindeki bütünsel yaklaşım, sadece üretimi değil, aynı zamanda çevreyi de korumayı hedeflemelidir" dedi.

İbrahim Çağlar’a Vefa
Dr. Erken, konuşmasının son bölümünde 11 Aralık'ta kaybettiğimiz iş dünyasının önemli isimlerinden İbrahim Çağlar’a da değindi. "Çok değerli dostumuz, iş dünyasının liderlerinden İbrahim Çağlar’ı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Kendisi iş dünyasına büyük katkılarda bulundu ve İstanbul’un ekonomik büyümesine önemli bir iz bıraktı" diyerek, merhum Çağlar’a rahmet diledi.

yilmazparlar@yahoo.com

İTO 2025 Haziran Ayı Meclis Toplantısı-Yılmaz Parlar

  ANASAYFA SİYASET EKONOMİ TURİZM BİLİŞİM SAĞLIK ...