6 Kasım 2022 Pazar

8. İstanbul Güvenlik Konferansı-Yılmaz Parlar

 



 8. İstanbul Güvenlik Konferansı

 

İstanbul Güvenlik Konferansı sekizinci yılında Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü (MSGE) tarafından “Post-Güvenlik İkilemler, Entegrasyonlar, Modeller ve Asya“ ana teması altında küresel ölçekte katılımla 03-04 Kasım 2022 tarihinde Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter’de gerçekleştirildi. 



Küresel ölçekte güvenlik, Etkili siber güvenlik, Ulusal güvenlik, gün geçtikce önemini artırmaktadır. TASAM Yönetim Kurul üyesi İhsan Toy'un belirtdiği gibi,150 den fazla stratejik araştırma içeren kitaplar yayınlayan ve çok sayıda stratejik temalı zirveler gerçekleştiren TASAM’ın 29 Oturum ve 150'den fazla sunumun yapıldığı “8.İstanbul Güvenlik Konferansı”nda15 ülkenin siyasetçileri, bürokratları, büyükelçileri, askeri uzmanları, akademisyenlerı, profesyonelleri görüş bildirdiler.


Güvenlik coğrafi bir konudur çünkü farklı yerler, o bölgenin güvenliğini etkileyen benzersiz fiziksel ortamlara ve kültürel sistemlere sahiptir. Ulusal güvenlik, coğrafya gibi, zaman ve mekânı ve o mekânın zamanının sınırları içinde var olanı içerir. Bunlar aynı zamanda coğrafi bakış açılarıdır. 

Bağlantılı dünyamızda siber saldırılar ciddi bir tehdit haline geldi. Bugün, dünya çapında her gün altı milyondan fazla siber saldırı gerçekleştiriliyor ve bu eğilim artıyor.  Üretim kesintilerinden, ticari sırların kaybından veya verileri geri yükleme maliyetinden kaynaklanabilecek ekonomik zarar çok büyüktür. 

Bu tür saldırılara karşı koruma çok önemlidir. Siber güvenlik, dijital toplumun bel kemiğini oluşturur. Bu nedenle dijital verilerin korunması giderek daha önemli hale geliyor. 

Siber suçlar her zamankinden daha yaygın hale geldikçe (bu yıl 6 trilyon dolarlık zarara yol açarak onu tüm küresel yasadışı uyuşturucu ticaretinden daha karlı hale getirmesi beklendiği söylenmektedir.) Yöneticilerin siber suçları püskürtecek kadar sağlam bir siber güvenlik stratejisini savunması zorunludur. 

Etkili siber güvenlik, yalnızca uygulama güvenliği, sızma testi ve olay yönetimini değil, aynı zamanda çalışan davranışlarını, üçüncü taraf risklerini ve diğer birçok potansiyel güvenlik açığını da kapsayan sürekli bir çaba gerektirir.


Göç, bir bölgenin güvenliğini ve istikrarını etkileyebilecek faktörlerden biridir. Göç, daha önce bu tür olayların yaşanmadığı bir bölgede terör eylemlerinin çoğalmasına neden olabilir. Göçmenler terörle bağlantılı bölgelerden geliyorsa bu risk daha yüksektir. Bu nedenle menşe bölgesi, göçmenlere nasıl davranılacağına karar verirken ülkelerin dikkate aldığı ana faktörlerden biri olmaya devam etmektedir. Asya'daki savaşın parçaladığı ülkelerden gelen göçmenler, terörizm söz konusu olduğunda yüksek riskli olarak algılanıyor.

Her yıl küresel ölçekte güvenlik profesyonelleri başta olmak üzere akademisyenler, bürokratlar, askerler, araştırmacılar, iş insanları ve gazetecilerin yoğun katılımıyla bir Türkiye ve İstanbul markasına dönüşen İstanbul Güvenlik Konferansında ;TASAM Başkanı Prof. Dr. Süleyman Şensoy, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Oliver Spasovski, Uganda  Savunma Bakanı Tümgeneral (E) Jim Muhwezi Katugugu, İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Dr. Mohammad Hassan Sheıkholeslami, Bosna Hersek Emniyet (Polis) Genel Müdürlüğü Baş Müfettişi Midhat Hasanspahic, ASELSAN Strateji  Yönetimi Direktörü Sami Duman, TASAM Başkan Yardımcısı Tuğgeneral (E) Doç. Dr. Fahri Erenel açılış konuşması gerçekleştirdiler. 

TASAM Başkanı Süleyman ŞENSOY açılış konuşmasında  21. yüzyılda temel zorluğun, çağdaş küresel güvenlik problemlerinin kapsamı, ölçeği ve doğası ile uyumlu kuramsal çerçeve yokluğu olduğu tespitini yaptı. 

Başkan ŞENSOY, sermaye kaynaklı oluşan post-güvenlik  yapısı ve bu yapının stratejik hamleleri ile oluşan ve yeniden önem kazanan jeopolitiğin Doğu ile Batı arasında yaşandığını belirti.

Şensoy“Mevcut alt yapıyı ve kapasiteyi güncel varlıklara/yeni konvansiyonele dönüştürmeye dair nasıl bir politika izleneceği ise gelecek ve güvenlik için de belirleyici olacaktır. Post-Güvenlik ikilemleri arasındaki rekabet Asya’yı merkez alıyor.“dedi

Başkan ŞENSOY, 8. İstanbul Güvenlik Konferansı etkinliklerine; devlet temsilcileri, savunma ve güvenlik aktörleri, akademisyenler, politika yapıcılar, sektör temsilcileri, uzmanlar ve düşünce kuruluşlarından, serinin önceki konferanslarında olduğu gibi güçlü katılım sağlandığını dile getirerek, “Post-Güvenlik Jeopolitik başlığının içini en çok dolduran konular; özellikle Akdeniz-Atlantik ve HintPasifik’teki yeni entegrasyon çalışmalarıdır. Bütün entegrasyonların hem güvenlik hem sosyolojik hem ekonomik hem teknolojik anlamda zaman içinde büyük karşılıkları olacaktır“ şeklinde açıklamda bulundu.

Başkan ŞENSOY tüm bu rekabet parametreleri ışığında, yeni güç ve mülkiyet ekosisteminde konvansiyonel olarak sahip olunan her şeyin, anlamını büyük ölçüde kaybettiği ve değerinin düştüğü bir dönem yaşandığını ifade ederken ayrıca günümüzün rekabet ortamında ulus devletlerin zayıflaması ile orta sınıfın dönüşümü ve demokrasilerin  geleceği konusunun temel tartışma olmaya devam edeceğine de vurgu yaptı.


Konferans boyunca 4 farklı “Forum” gerçekleşti. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu, Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu, Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forum, Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu.

Birkaç salonda eş zamanlı gerçekleşen panellerden takip edebidiğimiz konuşmacılardan BDU Uluslararası İş İnsanları ve Diplomatlar Birliği, 8. İstanbul Güvenlik Konferansı’nın destekçileri arasındaydı. BDU Başkanı Dr. Musa Karademir, “ Dijital Para ve Finans Güvenliği ” konusunda bir sunum yaptı. 

Aynı şekilde BDU Kurucu Yönetim Kurulu Üyeleri; Doç. Dr. Aslıhan Nakiboğlu; “ Kripto Para Kullanımına Yönelik KOBİ Yöneticilerinin Görüşlerinin İncelenmesi: Niğde TSO Üyeleri üzerine Bir Araştırma, ” Doktorant Mehmet Nuri Kaynar; “ Kamu Güvenliği çerçevesinde Değişen Paradigmalar ve Güvenli Eğitim Ortamı, ” Doktorant Ayşe Kaşıkırık; “ Pandemi ve Savaş Gölgesinde Gıdaya Erişim Hakkı, ” Öğretim Görevlisi Güney Ferhat Batı; “ Aliya İzzetbegoviç’in Yugoslavya Politikası ve Avrupa’nın Güvenliği’nde Bosna-Hersek’in Stratejik Önemi “ başlıklarında birer sunum gerçekleştirdiler. 


Fenerbahçe Üniversitesinden Doçent Dr. Tuba Eldem,”Rusya-Ukrayna Savaşı Ve Avrasya’da Üçüncü Bir Güç Olarak Orta Koridorun Yükselişi” Başlıklı sunu özeti

“Orta Asya, Kafkaslar ve Türkiye ekonomilerini potansiyel olarak değiştirecek olan Orta Koridor’un gelişimi, şimdiye kadar Avrupa Birliği'nden gelen talep yönlü itici güçlerin eksikliği nedeniyle sekteye uğramıştır. 24 Şubat 2022’de Rusya'nın Ukrayna'ya işgalinin doğurduğu önemli jeopolitik sonuçlardan biri Türkiye, Kafkaslar ve Orta Asya boyunca uzanan Orta Koridor'un hem ekonomik bir bölge hem de Çin-Avrupa bağlantısı için giderek daha çekici bir alternatif rota haline gelmesi olmuştur. Rusya'nın Ukrayna işgali sonrasında ağır yaptırımlara tabii olan Rusya ve Beyaz Rusya topraklarından geçen Kuzey Koridor üzerindeki Avrupa ve Çin arasındaki kara ve tren yolu kargo taşımacılığı aksamıştır. Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi'nin en büyük başarısı olarak kabul edilen Yeni Avrasya Kara Köprüsü (Çin, Kazakistan, Rusya, Beyaz Rusya, Polonya, Almanya) boyunca Çin-AB sevkiyatları, Rus işgalinden bu yana yüzde kırk azalmıştır. Bu kesintilerin Orta Koridor’un kargo hacmini bu yıl 2021’e göre altı kat arttırması beklenmektedir. 

Orta Koridorun yükselen potansiyeli, Orta Asya ve Güney Kafkasya'da Trans-Hazar Uluslararası Taşımacılık Rotası boyunca bölgesel entegrasyon çabalarını Rusya ve İran aleyhine geliştirmektedir. Çin'in arz yönlü politikası Orta Koridor’un büyümesine imkan tanırken, Avrupa’daki enerji krizi, en agresif fosil yakıt karşıtı politikalardan bazılarının yeniden gözden geçirilmesine ve yumuşatılmasına yol açarak, Avrupa’nın potansiyel enerji kaynağı, küresel ulaşım ve lojistiğin bir parçası ve uzun vadede üretim ve ticaret ortağı olarak ilgisini Orta Asya ve Kafkaslara yöneltmiştir. Trans-Avrupa enerji, lojistik ve ulaşım ağları için yüksek jeostratejık  çekim potansiyeline rağmen Türkiye henüz kayda değer akış veya yatırımı kendine çekememiştir. Trans-Sibirya demiryolu üzerinde büyük ölçüde aksayan Çin-Avrupa taşımacılığını kendine çekememesinin nedeni, Çin ve Almanya'yı Orta Koridor üzerinden bağlamak için mevcut tercih edilen seçeneğin, İstanbul yerine Poti (Gürcistan) ve Köstence (Romanya) limanları üzerinden Karadeniz deniz taşımacılığı yoluyla olmasıdır.  Almanya'nın Asya-Avrupa demiryolu taşımacılığı için en büyük varış noktası olması nedeniyle, Alman akışını çekme yeteneği Türkiye’nin ulaşım ve lojistik ağ merkezi olabilmesi için kritik önem taşımaktadır. Orta Koridor’un uzun vadeli başarısı ise piyasa güvenini yeniden kazanılmasına, altyapının iyileştirilmesine ve kolaylaştırılmış gümrük prosedürleri gibi daha koordineli çok taraflı işbirliğine dayanmaktadır.” 


Elazığ Fırat Üniversitesinden Doç. Dr. M. Tuncay Gençoğlu sunusunda ilginç siber örgütlerin oluşturulmasını sundu.

“ Artık bir çok ülke Siber komutanlık, siber ordu yada Siber Uzay savunma gücü adıyla ordular kuruyor. Şu an itibariyle 40’tan fazla devlet bir tür askeri siber komutanlık kurdu ve en az bir düzine devletde kurmayı planlıyor. ABD, İngiltere, Çin, Rusya, İsrail, İran, Kuzey Kore, Güney Kore, Japonya, Hindistan, Kanada, Almanya Siber ordusu olan ülkeler. Geçtiğimiz günlerde bunlara Polonya’da eklendi (Siber Uzay Savunma Gücü adıyla düzenli bir ordu kurulduğu deklere edildi). Bunların hepsinin başında bir orgeneral yada korgeneral var. 

Türkiye’de Siber Savunma Komutanlığı adıyla bir birimimiz var ancak bu birim Genel kurmayın ve TSK’nın bilgi sistemlerini korumak amaçlı görev yapıyor, görev tanımıda zaten bu minvalde.

“Siber Uzay Savunma Gücü” Siber güvenlik komutanlığı bağımsız bir komutanlık olarak kurulmalıdır.

Bir muhabere taburu ofansif siber kuvvet olarak yapılandırılmalı ve bu yapının temel amaçları ise; Operasyon, Savunma, Saldırı, Sızma şeklinde olmalıdır.

“Bilim süvarileri” adıyla profesyonel programcı ve kodlayıcılardan oluşan, kimlikleri gizli, sürekli klavye başında olan, bir çok alanda faaliyet gösteren, sıcak bölgelerde ve siber savaşlarda görev yapabilecek olan  gizli bir Ordu kurulmalıdır. Bu Ordu, gerçek zamanlı siber istihbarat elde etmek için büyük veri analitiğini kullanarak verilerin otomatik olarak işlenmesini sağlayan teknolojiler geliştirmeli ve kullanmalıdır. 

“Siber Güvenlik Bakanlığı” kurulmalıdır. Yada başka bakanlıklarla birleştirilebilir. (İçişleri ve Siber Güvenlik Bakanlığı)

Dış işleri bakanlığı içerisinde bir “Siber Büyükelçilik” kurulmalıdır. Siber krizlerin diplomasi yoluyla çözülmesi amacıyla çalışacak siber vatanın korunmasında diplomasi işletecek bir birim. Devletler siber dış politikalara dair ofisler kurup başlarına bir büyükelçi atıyor. Uluslararası ilişkilerin siber boyutunun önemini kavrayan gelişmiş devletler bu tarz birimler açarak olası siber krizleri diplomasi yoluyla çözmeyi hedefliyor. ABD’ nin ilk siber büyükelçisi Nathaniel Fick oldu. Dışişleri bakanlığı bünyesinde açılan Siber Uzay ve Dijital Politika bürosuna başkanlık edecek Fick, ABD’nin Siber Uzay ve Dijital teknolojiler konusundaki dış politikasını yönetecek.”şeklinde sunusunda olması gereken birimleri dile getirdi.

Siber güvenlik, tüm veri kategorilerini hırsızlık ve hasardan koruduğu için önemlidir. Buna hassas veriler, kişisel olarak tanımlanabilir bilgiler, korunan sağlık bilgileri , kişisel bilgiler, fikri mülkiyet, veriler ve hükümet ve sektör bilgi sistemleri dahildir. 

Hassas verileri ve kişisel bilgileri depolamak için küresel bağlantı ve bulut hizmetlerinin kullanımı nedeniyle hem doğal risk hem de artık risk artıyor.  

İş liderleri artık yalnızca virüsten koruma yazılımı ve güvenlik duvarları gibi kullanıma hazır siber güvenlik çözümlerine güvenemez, siber suçlular giderek daha akıllı hale geliyor ve taktikleri geleneksel siber savunmalara karşı daha dayanıklı hale geliyor. İyi korunmak için siber güvenliğin tüm alanlarını kapsamak önemlidir .

Siber tehditler, kuruluşunuzun herhangi bir seviyesinden gelebilir. İşyerleri, personeli sosyal mühendislik dolandırıcılıkları, kimlik avı , fidye yazılımı saldırıları ve fikri mülkiyeti veya kişisel verileri çalmak için tasarlanmış diğer kötü amaçlı yazılımlar gibi yaygın siber tehditler hakkında eğitmek için siber güvenlik bilinci eğitimi içermelidir.


Siber güvenliğin önemi artıyor.  Siber Suçlar Neden Artıyor? 

Bilgi hırsızlığı, siber suçların en pahalı ve en hızlı büyüyen bölümüdür. Büyük ölçüde, kimlik bilgilerinin bulut hizmetleri aracılığıyla web'e artan şekilde maruz kalmasından kaynaklanmaktadır.

Ama tek hedef bu değil. Elektrik şebekelerini ve diğer altyapıyı yöneten endüstriyel kontroller bozulabilir veya yok edilebilir. Kimlik hırsızlığı tek amaç değildir, siber saldırılar bir kuruluşta veya hükümette güvensizlik yaratmak için veri bütünlüğünü tehlikeye atmayı verileri yok etmeyi veya değiştirmeyi hedefleyebilir.


yilmazparlar@yahoo.com


29 Ekim 2022 Cumartesi

Bisiklet Turizminin Önemi-Yılmaz Parlar

 



 Bisiklet Turizminin Önemi


ANFAŞ Fuar ve Kongre Merkezi’nde 27-28 Ekim 2022  tarihleri arasında gerçekleşen, Yönetim Kurul Başkanlığını Selçuk Meral’in yaptığı GMT Fuarcılık tarafından 4’üncü kez düzenlenen Antalya Turizm Fuarın Bu yıl teması  “Bisiklet Turizmi” idi.



Gerçekdende kimsenin göz ardı etdiği  “Bisiklet Turizmi” önemi son derece büyükdür.


Dünyadaki en popüler bisiklet yolları nelerdir? Yani en çok bisiklet turisti olanlar? Alt yapısı olanlar.


En çok bisiklet turist sayısı yaklaşık 220.000 dir. Birkaç gün boyunca bisiklet turuna çıkmak isteyen bisiklet turistlerin yanı sıra günlük katılanlarla birlikde 380.000 bisikletli tatilciye ulaşıyor

Bisiklete binmek yerel ekonomilere milyonlarca dolar pompalıyor ve küçük işletmeleri destekliyor. 

Ayrıca bisiklet, çevrenin korunmasına yardımcı olur ve bölgesel seyahatleri teşvik eder. Ayrıca, aynı anda hem fiziksel sağlığı hem de girişimciliği artırmanın harika bir yoludur.

Bisiklet Turizmi iş için iyidir. Bisiklet turizminin en belirgin faydalarından biri iş için iyidir. Bisikletçiler, diğer tatilciler gibi, konaklama gerektirir. Ancak, ek olarak, bisiklet sürmek fiziksel bir aktivite olduğundan, bisiklet turistleri yiyecek ve içecek gerektirir. Bisikletçilerin bisiklete binmeyen ziyaretçilere kıyasla bir bölgede daha fazla gece geçirme eğiliminde olduklarıdr.

Bisiklet Turizmi Kentsel-Kırsal Bölünmeyi Köprülüyor. Bisiklete binme tipik olarak kentsel bir bakış açısıyla tıkanıklığı gidermek ve hareketliliği artır



Bisiklet Turizmi Toplulukları Canlandırıyor

Mütevazi bisiklet, toplulukları hayata döndürme yeteneğine sahiptir. 

Bisiklet Turizmi, Bisiklet Sürmeyi Sadece Bisikletçilerden Daha Fazlası ile Alakalı Hale Getirir

Bisiklet turizmi doğası gereği çok disiplinlidir.  

Büyüyen turizm pazarlarının çoğu kırsal veya az gelişmiş yerlerdedir.

Az gelişmiş, kırsal veya her ikisi bisiklet turizmi, bisiklet turistlerinden insan hızında seyahat eden, aksi takdirde zor durumda olan bölgelere yeni bir gelir akışı getirerek büyüyen pazarlara fayda sağlayabilir. 


Uygun şekilde teşvik edilirlerse, bisiklet turistleri topluluğa çok ihtiyaç duyulan geliri getirmeye yardımcı olabilir. Bisiklet turistleri, kırsal ve gelişmekte olan topluluklarda bulunanlar gibi sessiz yollarda seyahat etmeyi tercih ediyor. 


Bisiklet turizmi, bisikletçileri birkaç saatliğine de olsa durmaya ikna etmeye hazır ve istekli olan işletmeler ve topluluklar için turizm geliri anlamına gelir.


Bisiklet turizmi rotaları olarak kullanılan kırsal yollar hem bisikletçiler hem de çevredeki topluluklar için fayda sağlamaktadır.



Kırsal yollar, kolay, güvenli ve eğlenceli bisiklet yolculuğunu teşvik etmek için bisiklet yolları olarak belirlendiğinde ve doğru bilgilerle imzalandığında ekonomik kanallar haline gelir. Bisiklet turistlerini çekmek için iyi işaretlenmiş ve organize edilmiş bisiklet yolu tabelaları zorunludur. Organize bir bisiklet rota işaretleri sistemi, algılanan güvenliğe katkıda bulunur ve daha fazla bisikletçiyi çeker. Bu, bisiklet yolcularını yerel ilgi çekici yerlere, kültürel cazibe merkezlerine, konaklama yerlerine ve aksi halde bilmedikleri işletmelere yönlendirmeye hizmet eder. Bir bisikletçinin vahası veya dinlenme durağı gibi ek kaynaklar inşa etmek, yalnızca turistlerin elde tutulmasına yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda yerel ekonomiye satın alma ekleme ve hem bölge sakinleri hem de ziyaretçiler için yaşam kalitesini artırma gibi üstel bir etkiye sahiptir.


Bisikletli turistlerin çoğu günde 70-100 km seyahat ediyor. Diğer "geleneksel turistler" ile karşılaştırıldığında, bisikletlilerin aynı mesafeyi kat etmeleri neredeyse 4 kat daha uzun sürüyor.  


Bisiklet turistlerini çekmek için işbirliği yapan yerel işletmeler ve üreticiler, diğer faydalara doğru damlayacak mikro ekonomik sinerjiler yaratacaktır. Bisiklet turistlerini teşvik eden topluluklar, hem yerel halk hem de ziyaretçiler için yerel bölgeyi daha kolay gezinmek için sessiz yollar ve bisikletçiler için ayrı bisiklet yolları sağlayacak.  .


 Dünyanın en büyük Bisiklet fuarına Almanya ev sahipliği yapmaktadır. Spesifik olarak, “bisiklet turizminin niş bir üründen gelişen bir sektöre nasıl ve neden geliştiğini açıklamak” için bir manşet sempozyuma ev sahipliği yaptılar .

Popülaritesindeki artışı açıklamak için verilen nedenlerin başında, küresel olarak bisiklet altyapısının sürekli olarak geliştirilmesi yer alıyor.

Başarılı geçen ve son derece klas verimli geçen Antalya Turizm Fuarı 2022 nin Bu nedenle GMT Fuarcılık “Bisiklet Turizm” temasını takdir ediyoruz. Böylece Göz ardı edilen turizme öncülük edeceğini ve turizme yeni alternatifler getirceğinide ümit ediyoruz.

yilmazparlar@yahoo.com  



12 Ekim 2022 Çarşamba

4. Uluslararası Afyonkarahisar Gastronomi Festivali-Yılmaz Parlar

 



  Gastro Afyon Fest Nasıl Geçti ?


4. Afyon Gastronomi Festivali hedeflenen amacına ulaştı mı ? 

Yaratıcı ekonomide gastronomi nasıl bir rol oynuyor. ? 

Restoranlar, kafeler, barlar vs. veya küçük üreticiler olsun, her zamanki hacim ve hızda çalışma fırsatından mahrum. Bu nedenle, şehirdeki gastronomi ile ilgili yerlerin ayağa kalkmasına, üretime başlamasına, bir çalışana ödeme yapmasına veya başka birini istihdam etmesine yardımcı olabilecek kapsayıcı projeler dahil Türk mutfağını hak etdiği platforma taşımaya destek olmayı hedefleyen belediyelerimiz, Festivaller düzenlemektedirler.



Türk mutfağı, Dünyanın üç büyük mutfağından biri olduğu söylenir.  

Dünya ülkelerine pek çok harika Türk Mutfağını, Türk restoranları dahil etmek girişiminde bulunan, otantik Türk malzemeleri ve pişirme yöntemlerini, tanıtmayı amaçlayan belediyelerimizden Afyonkarahisar Gastronomi Festivalinin 4.ünü düzenledi.



Afyonkarahisar, Motor Sporları Merkezindeki 7.8.9 Ekim 2022 tarihlerinde  gerçekleşen festival bir şehre turizmi çekmek için kapsamlımıydı?

Gelenekler bir toplumu oluşturan önemli unsurlardır. Kültürel mirasımız, alışkanlıklarımız, bilgimiz ve davranışlarımız onlara özel önem verdiğimiz için değişmez. Yüzyıllar geçmesine rağmen aynı kalma sebebi geleneklerimizdendir. Bunları tanıtdığımız zamanda markalaşırız.



Turizm ve gastronomi arasındaki bağlantı çok güçlüdür. Turistler seyahat ederken biyolojik ihtiyaçlarını karşılamak için sadece yemek zorunda olmakla kalmaz, gastronomi de turistlerin deneyim kalitesine katkıda bulunur, böylece genel seyahat deneyimine damgasını vurabilir. 



SWOT analizi yaptığımızda ma Varlıkları Tanımlama tanıtma, topluluğun benzersiz unsurlarını belirlemeye yardımcı olması için sekiz farklı varlık alanı listesini bir kılavuz olarak ele alındığında;  mimari, sanat, ticaret, mutfak, gelenekler, coğrafya, tarih ve insanlar. Ön plandadır.

İnsanlar kısmı "Bizim Mutfağımızda önce, İnsan Pişer" sözüyle çok yerinde ifade ediyor.

“Bizim mutfağımızda önce, İnsan Pişer” temasıyla, Afyonkarahisar Valiliği koordinasyonunda Afyonkarahisar Belediyesi tarafından Profesyonel Aşçılar Derneği TÜRSAB ve pek çok kurumun paydaşlığında organize edilen 4. Uluslararası Afyonkarahisar Gastronomi Festivalinde protokol konuşmalarında “Bizim mutfağımızda önce, İnsan Pişer” sık sık tekrarlanan sözüyle insanın olgunlaşması mükemmel bir çizgide olmasının altı çizildi. Bizin Afyon İnsanımız mükemmeldir dolayısıyla yemeklerimizde mükemmeldir algısı yaratıldı. Lezzeti yemeğin yolu kaliteli malzemeden geçtiği ele alındığında bizde kalite ön plandadır vurgulandı.



Festival Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Vali Kübra Güran Yiğitbaşı, Belediye Başkanı Mehmet Zeybek, Afyonkarahisar protokolünün öncülüğünde kortej yürüyüşü ile başladı.  

Afyonkarahisar Belediye Başkanı Mehmet Zeybek, Açılış konuşmasında özetle Afyon’un 2019 yılında UNESCO tarafından tescillenen Gastronomi şehri olduğunu söyledi    





Zeybek  “600’ün üzerinde yöresel lezzetimiz var. 32 ürün tescillendi, 31 ürünümüzün de tescili için başvuru yapıldı. 99 ürünümüzün tescil almasını hedefliyoruz. Engelsiz Gastronomi Mutfağı ve Terapi Merkezimizi tamamlayarak önümüzdeki günlerde hizmete sunacağız  ”  dedi



Vali Kübra Güran Yiğitbaşı, “ Afyonkarahisar yalnızca yolların kesiştiği bir lokasyon olmaktan öte, tarihin, hafızanın,  kültürün, sanatın ve lezzetin buluştuğu bir kültür merkezidir. Friglerden Osmanlı’ya, Milli Mücadeleden Cumhuriyet tarihine kadar coğrafyamızın ve tarihimizin dönüm noktalarına ev sahipliği yapmış; ülke ekonomisine önemli kalemlerde katkılar sunmuş ve Anadolu’nun kültürel değerlerinin yaşatılmasında öncü roller üstlenmiş dinamik bir şehirdir.” demekle şehri varlıkları tanıtan unsurları (mimari, sanat, ticaret, mutfak, gelenekler, coğrafya, tarih ve insanlar ) özetledi.



Festival her türlü gastronomi etkinliklerle ve tarihi kültürel yerlerin müzelerin ören yerlerin gezilmesiyle bütünlük kazandı. Şehir yönetimi önemli destinasyon şehirlerimizden biri olması için başarılı festival gerçekleştirdi.


yilmazparlar@yahoo.com

23 Eylül 2022 Cuma

2022 Ukrayna Bağımsızlık Günü -Yılmaz Parlar

 



 Buruk Ancak Onurla Kutlanan Bağımsızlık Günü

Ukrayna Bağımsızlık Günü 

Özgürlüğün olmadığı yerde vatan da yoktur

Tüm dünyada fiyatı olmayan Anavatanı için savaşan, uygar bir insanın ilk erdemi olan vatan sevgisi, ruhlarında uyum ve özgürlük sevgisi hüküm süren Ukraynalılar, Bağımsızlık Günü'nü kutlama konusunda büyük bir coşku dile getirdiler. Cesaretleri ve özgürlüğe bağlılıklarıyla Dünyaya ilham verdiler…



Ukrayna İstanbul Başkonsolosluğu 24 Ağustos Ukrayna Bağımsızlık Günü kapsamında 21 Eylül 2022 Çarşamba günü Yenibosna Pulman Hotelde bir resepsiyon verdi.

Ukrayna İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskyi Eşi Ludmila Nedilskyi konukları karşıladılar. Etkinliğe Başda Ekümenik Patrik I. Bartholomeos, İstanbul yabancı Konsoloslar ve temsilcileri, iş,siyaset dünyası önemli isimleri olmak üzere Ukrayna vatadaşları katıldılar.



Şehitlere saygı duruşu ve iki ülkenin Milli marşları çalınması sonrası Igor Pasynchuk’un sunuculuğu üstlendiği program başladı. Kısa bir gece tanıtım konuşmasında sonra Igor Pasynchuk açılış konuşması için Başkonsolos Roman Nedilskyi’yi davet etdi.

Başkonsolos Roman Nedilskyi “Bu mesajımız dünyaya bir mesajdır; Yüce Ukrayna’dan başları dimdik tutan Ukrayna’lıların mesajıdır.” Dediği için konuşma metnini tam veriyoruz.



Başkonsolos Roman Nedilskyi “Nerede olursak olalım, nerede yaşarsak yaşayalım, Ukraynalı olduğumuzdan ve ülkemizi canımız pahasına savunmaya hazır olduğumuzdan sonsuz gurur duyuyoruz.


Bazıları, bu yılın Şubat ayında, Ukrayna'nın 72 saat, 48 veya belki de 24 saat içinde düşeceğini düşünüyordu. Hayır... Düşmanın gözlerine bakmaktan korkmadık.



Boyun eğmeyen Ukrayna halkı, bu adaletsiz, kanlı, terör savaşını zaten kazandı. Tüm dünya Ukrayna'yı, bizim cesaretimizi ve kahramanlarımızı tanıdı. Gelişen ülkemizde özgürce bağımsızca yaşamak arzumuz ve hakkımızda hiçbir şüphe yoktur. 


Ukrayna kendini bağımsız bir devlet olarak dünyaya tanıttı; Ukrayna markası özgürlük için mücadelenin sembolü haline geldi.


Topraklarımızı çok yakında işgalcilerden temizleyeceğimize ve hiç kimsenin bir daha aklında bile olsa Ukrayna'nın iradesine ve özgürlüğüne tecavüz edemeyeceğine izin vermeyeceğimize inanıyoruz. 

Ukrayna'nın geçici olarak işgal edilen Kırım'ımıza, Kherson'a, Donbass'a tüm bölgelerimize çok yakında Ukrayna devlet bayrağını dikeceğiz. 


Buça ve Irpin, Izyum ve Mariupol’daki kurbanlar, Ukrayna’lıların durdrulamayacağı, aksi takdirde bizi yok edeceklerinin apaçık bir göstergesidir. 


Düşmanımız, Ukrayna halkının soykırımını gerçekleştirmeyi hedefleyip terör ve kanlı yöntemlerle sadece insancıl hukuku ihlal etmekle kalmıyor, aynı zamanda insanlık dışı ve insanlık kavramının ötesindedir. İşkencelere maruz kalan siviller, öldürülen çocuklar, yok edilen kritik altyapımız, bütün bunlar sadece savaş hareketlrinin sonuçları değil, bunlar Ukrayna’yı ve Ukrayna’ya ait her şeyin bilerek bitirmesidir. 



Bu nedenle, Zafer tek seçeneğimizdir; düşmana karşı bir zafer, iyi ile kötü arasındaki mücadelede karanlığa karşı aydınlığın zaferidir. 


Türkiye’nin Cumhurbaşkanına, Hükümetine, Meclisine, tüm Yüce Türk Milletine, belediyelerin yetkililerine ve Ukrayna toplumuna desteklerinden dolayı teşekkür etmek istiyorum. 


Ekümenik Patrikhane'nin ve Ekümenik Patrik Bartholomew Hazretleri'nin desteği bizim için çok önemlidir. "Sizinle birlikteyiz, sizin için dua ediyorum" - Ekümenik Patrik Hazretleri'nin bu sözleri savaşın ilk günlerinden Zaferimize kadar yüreklerimize kazınmıştır! 


Sayın meslektaşlarım, İstanbul'da görevli Başkonsoloslarım, dostlarım! Savaşın ilk günlerinde ülkemi, beni ve meslektaşlarımı desteklediniz. Karadeniz Ekonomik İş Birliği Örgütü (KEİ) Genel Sekreteri Büyükelçi Sayın L. Comanescu'ya ve bu uluslararası örgütün Sekreteryasına yapıcı işbirliği için teşekkür ederim.


Destekleriniz için herkese teşekkür ederim! Gelecekte de Ukrayna'yı desteklemeye devam etmenizi çağırıyorum. Sizlerden en çok beklediğimiz budur! 


Ukrayna bugüne kadar topraklarının 3.000 km'den fazlasını kurtardı, karşı saldırı başarıyla devam ediyor. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri ve Ukrayna halkı, dünyaya kahramanlık destanı, profesyonellik, demokratik değerlere ve özgürlüğe bağımlılığı göstermektedir. 



Ancak bugün itibariyle, nihai zaferimiz için, ortak zaferimiz için sürekli desteğinize ihtiyacımız var. Çünkü Ukrayna'daki savaş, dünya düzenine ve küresel güvenlik sistemine büyük bir tehdit oluşturmaktadır. İşgalcilere gerekli yanıtı birlikte vermeliyiz ve veriyoruz; çünkü insanlık, dökülen her damla kanın, kaybedilen her yaşamın değerini biliyor. Ukrayna'nın zaferinden sonra, dünya güvenliğini sağlamak ve trajedinin tekrarlanmasını engellemek için tüm hataları dikkate alarak uluslararası mekanizmalar üzerinde çalışmaya devam etmeliyiz. Çocuklarımız savaşların trajedilerine tanık olmayı hak etmiyor. Onlar uğuruna bunu değiştirmeliyiz. 


Ukrayna'nın zaferine inanıyoruz! Direniyoruz ve düzeni koruyoruz!

Yaşasın Ukrayna – Slava Ukraini!” sözleri sonrası yardım amaçlı piyano ve keman konser dinletisinin ardından Geleneksel Bağımsızlık kutlama Pastası Başkonsolos Roman Nedilskyi Eşi Ludmila Nedilskyi tarafından kesildi.


Resepsiyondaki foto sergileri ilgiyle izlendi. Genelde bayan askerlerin çoğunluğu olan Ukrayna ordusu aslında zarifliği, barışı temsil eden resim ilgimizi çekdi. Konukları görüntüledik.

Nadya Yaşenko bize Yenibosna Pulman Hotel sahibi eski İSTTA İstanbul Turizm Derneği Başkanı, Yönetim Kurul üyesi Bülent Saruhan Saraylı’yı Savaş dolayısıyla aileleriyle Türkiye’ye sığınan 500 kişiyi 6 ay boyunca Konaklandırdığı Günde üç öğün yemek yedirdiğini ve bazı Hastane gibi masrafları karşıladığını söylediğinde inanılmaz takdir ve saygımız kazandırdı. F/B Manager Okan Gül’ü yanımıza çağırdı. Okan Gül bize insanlık gereği ellerinden geleni yaptıklarını mütevazi bir şekilde dile getirdi.


Ülke 1991 yılında bağımsızlığını kazanmış olsa da, Rusya ülkeye saldırmaya devam ettiği için hala tam bağımsız değil. Rusya, Ukrayna demokrasisini baltalamak için elinden geleni yapıyor. Ancak Ukrayna vatandaşları, güçlerini yeniden kazanmak için çeşitli risklere rağmen. ”Özgürlüğün olmadığı yerde vatan da yoktur” diyerek kahramanlar yaratıyor.



Ukrayna Bağımsızlık Günü Tarihi


Sovyetler Birliği 1990'larda dağıldı ve 16 Temmuz 1990'da Ukrayna hükümeti devlet egemenliğini ilan etti. Bir yıl sonra, 16 Temmuz Ukrayna Bağımsızlık Günü olarak onurlandırıldı. Ağustos 1991'de Sovyetler Birliği'nde komünist yönetimi yeniden kurmak için bir darbe oldu, ancak başarısız oldu. Darbe girişimi sonucunda Sovyet hükümetine dönüş korkuları arttı ve halk milletvekilleri Ukrayna bayrağını Verkhovna Rada'nın oturum salonuna getirdiler. 24 Ağustos'ta Ukrayna parlamentosu Ukrayna Bağımsızlık Yasasını kabul etti ve Verkhovna Rada'nın binasında sarı ve mavi bir bayrak belirdi.

Ukrayna bayrağının derin bir tarihi geleneği vardır. 20. yüzyılda, 1917 ve 1920 yılları arasında Ukrayna Halk Cumhuriyeti'nin ulusal bayrağı haline geldi, ancak Sovyet rejimi altında yasaklandı ve bağımsızlık hareketinin bir sembolü haline geldi. Deklarasyonun koşulu, 1 Aralık 1991'de ulusal bir referandumun yapılması gerektiğiydi ve Ukrayna'nın doğu ve batı olarak ikiye ayrılabileceğine dair korkular vardı. Seçmenlerin %80'inden fazlası bağımsızlık lehinde oy kullanırken, %92'si evet oyu kullandı. Haziran 1992'de parlamento yasama değişikliği için oy kullandı ve 16 Temmuz'un yerini Ukrayna'nın Bağımsızlık Günü olarak 24 Ağustos aldı


 Kaderi zor ülke olan Ukrayna’nın Bağımsızlık Günü kutlu olsun diyoruz.

yilmazparlar@yahoo.com

5 Eylül 2022 Pazartesi

Üretim ve Tedarik Zincirinde Güvenilir Olmak-Yılmaz Parlar

 



  Üretim ve Tedarik Zincirinde Güvenilir Olmak

TÜYAP Fuar ve Sergi Merkezinde, 1-4 Eylül tarihleri arasında süren WorldFood 2022 fuarında pek çok panel düzenlendi. En önemli olanlardan biri, Yapder Güvenilir Gıda Platform Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünü üstlendiği, “Üretim ve Tedarik Zincirinde Güvenilir Olmak” konulu paneldi.


Öncelikle Gıda güvenliği nedir?Genel güvenliğe göz atalım

Gıda güvenliği, gıdanın hazırlanırken veya yenilirken kullanım amacına uyulması şartıyla tüketiciye zarar vermeyeceği' bir kavramdır.  

Gıda güvenliğinin sağlanması bir halk sağlığı önceliğidir ve gıda güvenliğinin sağlanmasında önemli bir adımdır. Etkin gıda güvenliği ve kalite yönetim sistemleri, yalnızca insanların sağlığını ve refahını korumak için değil, aynı zamanda iç, bölgesel ve uluslararası pazarlara erişimi teşvik ederek ekonomik kalkınmayı teşvik etmek ve geçim kaynaklarını iyileştirmek için de kilit öneme sahiptir.

Tüketicilerin güvenli, kaliteli ve uygun fiyatlı gıda ürünlerine yönelik beklentileri yüksektir. 

Güvenilir ve izlenebilir bir gıda tedarik zinciri, tarımsal gıda endüstrisi pazarının en kritik ve vazgeçilmez yönlerinden biridir. Tarım ve gıda üretimi, bir ulusun büyümesi ve gelişmesi için temel araç olmaya devam ediyor. 

Gıda izlenebilirliği, özellikle blok zinciri uygulamalarındaki yeni gelişmelerle birlikte, endüstri ve akademi genelindeki son gıda güvenliği ve kalitesi tartışmalarının merkezinde yer almaktadır.

“Üretim ve Tedarik Zincirinde Güvenilir Olmak” konulu panelde Moderatör Yapder Güvenilir Gıda Platformu Başkanı Celal Toprak, Panelistler; Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, İstanbul Ticaret Odası yönetim kurulu sayman üyesi Ahmet Özel, Topkapı Üniversitesi gastronomi bölümünün başkanı Prof. Dr. Aziz Ekşi çok önemli bilgiler paylaştılar.

Son derece hiperaktif panel gerçekleştiren Modeatör Celal Toprak samimi keyifli atmosfer içerisinde “Üretim ve Tedarik Zincirinde Güvenilir Olmak” önemli konuyu mükemmel bir şekilde işlemesini sağladı.


İlk söz verdiği Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, öncelikle Balıkesir’i özetledi. “960 adet kırsal mahallesi yani köyü var.  290 kilometre sahil şeridi içerisinde turizm var. 

Balıkesir'in tarihinden bahsetmek gerekirse Balıkesir. Karesi Beyliği diye geçen bir yer. 1870  yıllarda Balkanlar’daki o ulusal hareketler başlayınca. Her yerden göç alıyor. Balıkesir bu 1870  Balkanlar’dan gelen ve Kafkas’lardan gelen o göçler sayesinde nüfusu 2 katına çıkıyor. 

Yani o günkü nüfusu 230 binken 460.000 civarına çıkıyor ve Balıkesir'in ismi oradan veriliyor. 

Karesi vilayeti olmasına rağmen bal çok demek hisarda yerleşke anlamında kullanılıyor. Yerleşkesi bol manasında kullanılıyor. 

Balıkesir'de gastronomide de gerçekten çok farklı özellikleri olan bir yer. Biz 50 peynirli şehir Balıkesir diyoruz. Dağlarından bal akan ovalarından yağ akan şehir Balıkesir diyoruz. 2 deniz bir şehir Balıkesir diyoruz. 

Hakkıyla balı üreten bir yer. 3 milyona yakın büyükbaş küçükbaş canlı varlığı olan 33 milyona yakın kanatlı varlığı olan bir şehirden bahsediyoruz. Zeytin ağaçları var ve yaş ağaç yaş ortalaması 152- 100 yıl, yani 1000 yıllık ağaçlar da var. 10 yıl önce ekilmiş ağaçlar da var ama değişmeyen bir şey var. Mesela bizim Körfez bölgesi Ayvalık, dünyada İtalya ve İspanya'dan yarışır. bir bölge neden sürdürülebilirliği ve aynı kaliteyi veren ağaçlar var? Coğrafi bölgede en önemli o yeni ekilmiş ağaçların daha şeyi belli olmamış, yani aynı kalitede vermiyor ama 100 yıldır aynı zeytinyağı kalitesini veriyor. 

Demlenerek yemek yapan ızgara kullanılmayan mutfağa çok güçlü balığın 1000 yıl öncesinden tuzlanarak Marina edilmiş mezeleri.” Şeklinde itibarına düşkün üreticelerin sağlıklı ürünlerini anlatdı. 

Ahmet özel. “İstanbul Ticaret Odası'nda da gıda komiteleri başkanlığını yürütmekteyim. Istanbul Ticaret Odası, 640000 üyeli bir Dünya devi kuruluş bu meseleyle. Tüm sektörlerin temsil edildiği meclis üyeleri ve komite üyelerince bir kurum, burada 9 komiteyle biz gıda sektörünü temsil ediyoruz. 9 komitede 30 meclis üyemiz de istanbul'a hizmet etme gayretindeyiz. 

Gıda ihtisas komitesi ne iş yapar? Gıda ihtisas komitesi gıda ile ilgili her türlü sorunu siyasetçilere gündemler ve bu Sektörlerdeki tüccarların gerek sorunlarını gerekçe daha iyiye olmalarına yönelik çalışmaları siyasi erk konusunda. Gerek uyarılarla gerek raporlamalarla gündem haline getirerek kanunlarda yer almasını sağlar. Biz böyle bir kurum ve kuruluşuz. Güvenilir ürün dendiğinde ne anlamamız gerekiyor? Tabii ki gıda sektörüyle ilgili biz daha çok güvenilirlik üzerinde duruyoruz.” dedi

Topkapı Üniversitesi gastronomi bölümünün başkanı Prof. Dr. Aziz Ekşi hilelerin tarihi anlatdı Yunan, İngiltere’den eski hilelere örnekler verdi.

“2 koşulu var birincisi. Yasal gereklilikleri yerine getirmek yasal gereklilikler ne söylüyorsa onları yerine getirmek, ikincisi de tüketici beklentilerini karşılama. Tüketiciyi ne istiyorsa onu yerine getirmek. 

Hilesiz rekabet ortamında toplumun talebini karşılaması lazım.,Hileyi ayırmak, saptamak gerçekten çok zor. Gerçek anlamda 1 gıda hileli mi değil mi? Bunu saptamak o kadar kolay değil ve hilesiz olanları kamuoyuna tanıtmaya başlıyorlar. Kontrol sıklığının iyi belirlenmesi lazım. Yani yapanın yakalanacağını bilmesi lazım. Yakalanması için de kontrolün belirli 1 sıklıkla yapılması lazım. Mesela türkiye'de sanıyorum 700 bine yakın gıda işletmesi var, üreten tüketen ve diğerleri. Satış yeri olarak sanıyorum bunların. 1 tanesine yılda 1 kere bile kontrol yapılamıyor. Oysa bilim diyor ki, üretim yapılan yerlerin yılda 4 kez. Satış yapılan yerlerin 2 kez. Tüketilen yerlerinde en az yılda 3 kez kontrol edilmesi lazım. Ona göre bir sistem kurulması lazım.” Gibi önlemleri dile getirdi. 


Sonuç olarak bizim anladıklarımız; 2050 yılına kadar dünya nüfusu 9 milyara ulaşacak, küresel orta sınıf 2 milyardan neredeyse 6 milyara ulaşacak ve bunun sonucunda gıda talebi 2050 yılına kadar artabilir” diyor. en az iki katı. Peki gezegeni yok etmeden ve geleceğimizi tehlikeye atmadan tüm bu insanlar için yeterli ve kaliteli gıdayı nasıl üretebiliriz?”

Gıda endüstrisinde, tedarik zincirinin verimliliği, kârlılık ve güvenlik için hayati öneme sahiptir. Gıda tedarik zincirinde verimliliği, güvenliği ve üretkenliği artırmak için birçok fırsat vardır.

En son trendlerin gücünden yararlanarak tedarik zincirin etkin bir şekilde yönetilmesi, kârlılığa katkıda bulunması ve tüketicilere güvenli ve kaliteli bir ürün sunulması sağlanabilir.

İletişim bulut tabanlı olduğunda, zincirde yer alan personelin, yöneticilerin ve diğer profesyonellerin kendi rollerini ve sorumluluklarını anlamalarını kolaylaştırarak her bir sürecin ana hatları düzenlenebilir.

Bileşenlerin ve hammaddelerin tedariği, Üretme, İşleme ve paketleme, Depolamak, Toptan dağıtım, Tüketicilere perakende yeniden dağıtım gibi tedarik zinciri aşamalarında; İzlenebilirlik eksikliği, Ürünlerin güvenliğini ve kalitesini koruyamama, Kötü depolama ve depolama uygulamaları, Taraflar arasında yetersiz iletişim, Artan tedarik zinciri maliyetleri, Enerji ve yakıt maliyetleri, Lojistik ve nakliye, insan gücü, Yeni teknolojiye yatırım, Depo ve mağazalarda stok takibi ve kontrolünün yapılmaması, Güvenilir veri toplama, veri kalitesi. Büyük bir sorun gördüğümüz alanlardan biri envanterdir. Maliyetleri kontrol etmek ve kaliteyi korumak ve müşterileri memnun etmek için envanterin dikkatli bir şekilde yönetilmesi gerekir. 

yilmazparlar@yahoo.com

12 Ağustos 2022 Cuma

Mango Festivali-Yılmaz Parlar

 



 Mango Festivali


Vitaminler, mineraller ve antioksidanlar açısından etkili sağlık yararları bulunan, binlerce yıldır Hindistan'da önemli bir mahsul olan mango tanıtımı için İstanbul Hindistan Başkonsolosluğu ve Gedik Üniverisite iş birliğiyle 10 Ağustos 2022 Çarşamba günü Teşvikiye Healin Foods mekanda festival düzenlendi. 



Hindistan'ın İstanbul Başkonsolosu Sudhi Choudhary, Gedik Holding –Gedik Üniversite Yönetim Kurulu Başkanı, DEİK Bangladeş İş Konseyi Başkanlığı ve DEİK Asya Pasifik Bölge Başkan Yardımcısı Hülya Gedik, Healin Foods sahibi Arzu Gedik festival açılış konuşmaları gerçekleştirdiler.  


Türkçe ve İngilizce konuşma yapan Hindistan'ın İstanbul Başkonsolosu Sudhi Choudhary, Çocuklarımıza ve sevdiklerimize sağlıklı beslenme konusunda yedirdiğiniz yiyeceklerle bilinçlimiyiz şeklinde giriş yaptı. Vatanı Hindistan olan mango'nun ülkenin her yerinde yetiştirildiğini, binlerce mango çeşidine sahip olduklarını, büyük bir kısmı dünya çapında ihraç edildiğini söyledi. Potasyum, beta karoten, çeşitli vitaminlerle dolu meyvelerin kralı antioksidan olduğunu dile getirdi.



Başkonsolos Sudhi Choudhary “Hindistan 2020- 2021 yılı hasatında 37 milyon dolar değerinde 21milyon tondan fazla mango ihracat etmiştir.

Türkiye’nin Hindistan mangolarına tam anlamıyla erişemediğini bu akşamda bu nedenle burada herkese tanıtmak için Hint mangosunu evinize getirmek istedik. Milyonlarca insan gibi sizin de beğeneceğinizi umuyoruz. “dedi


Türkiye Hindistan arasındaki hertürlü gelişmeleri artırmak adına özelliklede Ekonomi iş hacmini artırmaya hedefli çalışmalarıyla başarılı bir trend sürdüren Başkonsolos Sudhi Choudhary, Gedik Holding –Gedik Üniversite Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik’e ev sahipliği için teşekkürlerini sundu.

 


Kadının ekonomideki rolünü, her platformda yaptığı konuşmalardaki  fikirlerle, ufukları açan Hülya Gedik, Holding bünyesinde bulunan Gedik Üniversitesi ve yine bünyede bulunan Gedik Üniversitesinin Diyetisyen bölümlerinden eğitimli Healin Foods mekanlarında yaptığı  konuşmasında ; Başkonsolos Sudhi Choudhary ile birlikte düzenledikleri festivalde Hindistan’dan özel olarak gelen mangoları çeşitli tatlılarda ve sade mango meyvesi olarak sunacaklarını söyledi.


Sağlıklı mutfağa sahip oldukları için insan sağlığına zarar veren şeker, tuz vs. kullanmadıklarını, tamamen organik yiyecekler sunduklarını açıkladı.


Hülya Gedik, bu gibi vücuda zararlı olabileceğini düşündükleri ürünleri kullanmadıklarını, tamamen organik iyi tarım organik tarım ile üretilen ürünler ile onun içerikleriyle yapılan menüye sahip olduklarını ifade etdi.



Hülya Gedik “Bu sene beşinci yılını kutlayacağız. Güzel bir isminiz var ama bugün çok özel bir gün. Hindistan'dan gelen mangoları tanıtıyoruz. Bunun için Istanbul Başkonsolosu Sudhi Choudhary’e çok teşekkür ederim. Böyle bir konuda ev sahipliğinde bizi tercih ettiği için. Ben aynı zamanda DEİK’de İş Konseyi Başkanıyım. Kızım Arzu Gedik bu mekanın sahibi, onun da bu festivalde çok büyük katkıları var. Çok emek harcadı” Diyerek Arzu Gedik’i birkaç kelime yapmak isteyebilir şeklinde konuşmaya davet etdi


Hindistan’ın mango ihracatı için yeni coğrafya aramasını göz önünde bulundurduğumuzda; Arzu Gedik “Mangoyu Türk ithalatçılarına tanıtım için bu festivali gerçekeştirdiklerini, Hint mangolarını alıp Türkiye'ye getirmek ve farklı türde yiyecek veya içecek yapmak isteyen ithalatçılara bir ışık tutmak anlamında festivali özetledi



Sankritçede harika meyve anlamına gelen Mango, Hindistan'da M.Ö. 2000 yılına kadar uzandığı bilinmektedir.

İhracatı artırmada gıda işlemede yenilikler, meyvenin raf ömrünü uzatdığı gibi mesafe sorununun üstesinden gelen başarıyıda getirdi.

Hint mutfağının temel dayanağı ve dünya çapında popüler olan renkli, tatlı meyveler, K vitaminiyle kanın etkili bir şekilde pıhtılaşmasına ve kansızlığı  önlemeye yardımcı olur.  Ayrıca kemikleri güçlendirmede önemli bir rol oynar.

Mangolar ayrıca kan damarları ve sağlıklı kolajen oluşturmak için önemli olan ve iyileşmenize yardımcı olan C vitamini açısından da zengindir.

Mango, meyvenin sarı-turuncu renginden sorumlu bir pigment olan beta-karoten bakımından zengindir. Beta-karoten bir antioksidandır, mangoda bulunan birçok antioksidandan sadece biridir. Mangodaki antioksidanların, hücrelerinize zarar verebilecek ve potansiyel olarak kansere yol açabilecek serbest radikallerle savaştığı bilinmektedir.

Mangolar ayrıca kardiyovasküler sisteminizi desteklemek için de faydalıdır. Her ikisi de daha düşük kan basıncı ve düzenli bir nabızla bağlantılı olan harika bir magnezyum ve potasyum kaynağıdır. Ayrıca mangolar, mangiferin olarak bilinen ve ilk çalışmaların kalp iltihabını  azaltabileceğini öne süren bir bileşiğin kaynağıdır.

Bunun gibi çok yararlı bitki olan mangonun çeşitli sunumları Festivalde konuklara ikram edildi.


yilmazparlar@yahoo.com

4 Ağustos 2022 Perşembe

TEFED Hedef 4 Milyar -Yılmaz Parlar Haberi

 



  TEFED Hedef 4 Milyar  

Bir marka ile tüketicisi veya bir işletme ve personeli arasındaki bağlantının anahtar olduğu bir çağda, yüz yüze etkinlikler hayati bir araçtır.



Etkinlik sektörü, Konferanslar, sergiler, teşvik programları, toplantılar ve küresel zirvelerden festivallere, ürün lansmanlarına, spor gösterilerine ve kurumsal misafirperverliğe kadar çeşitlilik gösterir. Turizme, yaratıcı girişime, ticaret ve ihracatın gelişimine, ayrıca bilgi ve bilgi alışverişine ve topluluk uyumuna önemli ölçüde katkıda bulunurlar. 



İşletmeler, müşteriler ve personelle daha derin bir ilişki kurma ihtiyacının farkındalar, bu nedenle etkinliklere daha fazla yatırım yapıyorlar. Yüz yüze dönüşüm, gelecekteki satışlarda çok daha büyük bir başarı oranına sahip olacak.

Dünya etkinlik iş hacmi 1,5 trilyon doları aşan, istihdam açısından, tüm sektörlerden daha doğrudan işler yaratan, ülkelerin GSYİH'sını destekleyen etkinlik endüstrisi öneminin bilincinde olan dernekler, Tüm Etkinlik Sektörü Federasyonu (TEFED) çatısında sektörü ekonomik büyütmeye kararlı. 

Bu bağlamda Marmara ve Ege Bölgesi’nde etkinlik sektöründe faaliyet gösteren ve 76 sektöre istihdam sağlayan derneklerin birleşerek oluşturduğu “Tüm Etkinlik Sektörü Federasyonu”nun (TEFED) 1. Olağan Genel Kurul Toplantısı, 5 dernekten 120 delegenin katılımıyla Kuruçeşme Oligark Hotel salonunda gerçekleşti. 

TEFED’in Kurucu Başkan unvanını taşıyan Hüseyin Güler kısa açılış konuşması yaptı. Divan Heyetini oylamaya sundu.



Divan Kurulu Başkanı Hüseyin Kurt ve yardımcıları Burcu Bayramoğlu, Alper Koçak’dan oluştu.

Divan Kurulu Başkanı Hüseyin Kurt Genel kurulu Başda Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere şehitlere saygı duruşuna ve  istiklal marşı söylemeye davet etdi.

Tek liste yönetimle seçime giden TEFED, tek başkan adayı olarakda Yönetim Kurulu Başkanlığına Lütfü Sapmaz’ı getirdi.



TEFED Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Sapmaz yaptğı konuşmasında  “Kadim bir geçmişe sahip olan mesleğimiz; sadece insanların sosyalleşmesini  sağlamakla kalmamış, aynı zamanda nesiller boyunca barış ve dostluğun simgesi olmuştur. Pandemide kısıtlı olarak birçok sektör, çeşitli zorluklar yaşasa da kapalı olan tek sektör bizdik. Bunun diğer sektörlere ve sosyal hayata olan olumsuz etkilerini gördük. Birlik olarak bundan sonra bu olumsuzlukları yaşamamak, ülkemiz kamuoyu ve hükümet nezdinde sesimizi daha güçlü duyurabilmek adına çıktığımız bu yolda başarılı olacağımızı umuyoruz. Pandemi döneminde bir araya gelerek oluşturduğumuz bu birlik ve beraberlik; önce dernek, sonra federasyon çatısı altında birçok meslek dalına istihdam sağlayan ve Türkiye’ye yıllık 26 milyar Dolar katma değer kazandıran bir sektöre dönüşmüştür. Bundan sonraki amacımız; ülke içerisinde kendimizi daha güçlü kılarken yurt dışında da dünya kongre sektörü içerisinde 2014 yılındaki gibi ilk 10’da yer almak ve an itibariyle 500 milyon Dolar’a ulaşan yabancı düğün sektörünü; kısa vadede 1 milyar, uzun vadede ise ise 4 milyar Dolar’a çıkartmak olacak.” dedi



Başkan Sapmaz  “Günümüzde organizasyonlardan bahsederken sadece düğünler değil, aynı zamanda  geniş bir yelpazede kurumsal ve uluslararası  organizasyonlardan da bahsediyoruz. Sel, deprem gibi doğal afetlerle baş ederken  ne yazık ki sıkça  ‘organizasyon eksikliği’nden söz ediliyor. Bizlerin bu alanlarda da faaliyetlerine hız vermesi gerektiği görüşündeyim. Yeri geldiğinde bir afet anında da, acil bir durumda da organizasyonlarda hizmet eden veya bu işi organize eden tarafta yer almalıyız; yani bizler, işin sosyal sorumluluk tarafında da görev almalıyız.” Şeklinde Sektörün sosyal sorumluluk hakkında görüşlerine yer verdi  

Genel kurul Toplantı sonrası Yönetim aile fotografı çekimiyle son buldu. Federasyon özel çalışmalarına devam etdi.

yilmazparlar@yahoo.com